Hırs insanı çürütür. Kin ve nefret ise insanı insanlığından öteler, düşüncesiz, kendini bilmez ve her daim sağlıksız kararlar almasına meyil ettirir, erdemi tüketir. Erdemi tükenen ise önce çevresindekilerden yoksunlaşır ve dahasında kendinden uzaklaşır, düşüncesiz ruhsuz bir bedene dönüşür. Haklı bir çığırtkanlığın vesilesiyseniz, adalete ulaşıncaya kadar çığırmaktan vazgeçmeyiniz, lakabınıza deli deseler bile.
“...idam cezası, kanunlara karşı gelen herkese derhal uygulansa, dünyada bu kadar cani olmazdı.” (Alıntı)
Kitabın konusu Paris’in Helen’i kaçırıp, Menelaos ve Agememnon’u karşısına alır. Bu uğurda Agememnon kızını kurban etmek zorunda kalır, tanrılar lanetlerini yollar ve perde açılır, oyun başlar.
Sophokles MÖ 400-500 yılları arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde sayısız yeniliklere öncülük etmiştir.
Mitoloji severlerin keyifle okuyacağı şiirsel bir anlatımla bütünleşmiş, içeriğinde dostluk, sevgi, kin, nefret, intikam gibi sayısız güdülerle harmanlanıp, hitabet tarzı diyaloglar ile bezenmiş naçizane bir oyundur Elektra.
“Ey temiz ışık!
ve dünyayı saran hava!
Ne çok iniltilerimi duydun,
ne çok yumruklara şahit oldun kanlı bağrıma vurduğum,
karanlık gece sona erdikçe.
Geceleyin evin içindeki bayramlarımın ıstırabına gelince,
onu, kederle doldurduğum yatağım bilir.” (Alıntı)
Sözün özü; türünde muazzam denilecek kadar okunulası ve kesinlikle tavsiye edilesi akademik bir inceleme gerektiren eserdir.
Sevgi ile kalın.