Ebû Talha ve yakın arkadaşları bazen bizim evde toplanırlar ve içki içerlerdi.
Yine böyle içki meclisinin olduğu bir günde kapı çaldı. Kapıyı açtım. Gelen Ebû Talha’nın arkadaşlarından biriydi. Onları içki içerken görünce hayretle sordu:
“Haberiniz yok mu?”
Onlar da şaşırdılar:
“Ne haberi? Ne oldu?”
“İçki haram kılındı”
Babalığım ve arkadaşları birbirlerine baktılar. Sonra ellerindeki bardakları yere bıraktılar. Babalığımın bir arkadaşı bana dönüp:
“Enes , şarap testilerini dök” dedi.
İnsanlar islâmiyet’e işte böyle samimiyetle bağlı idiler. Kapılarına uğrayan bir arkadaşlarının sözü üzerine, ne zaman ve niçin sorularını sormadan, buna lüzum da hissetmeden içkiyi bıraktılar.
Maz'unoğlu Osman'ın hanımı, kocasının ailesini ihmal edip sürekli ibadet ettiğini Âişe'ye şikayet yollu söylemiş.Âişe de bunu Allah Resulü'ne anlattı. Peygamber'in yüzü asıldı.Zira o bu tür aşırılıklardan hoşlanmazdı.
Şimdi eminim hepiniz bana sormak istiyorsunuz ,"Peygamber nasıl biriydi?diye.
O her şeyiyle mutedil bir insandı.Ne uzun boylu ne de kısaydı;orta boyluydu. Teninin rengi ne bembeyaz ne de karaydı; hafif kırmızıya çalan beyazlıktaydı.Saçları ne Sudanlilar gibi kıvırcık nede düzdü. Hafif dalgaliydi ve kulak memesini geçecek uzunluktaydi. Medine'de on yıl yaşadı ve Allah'ın huzuruna gitmeden önce saçında sakalında yirmi kadar ak tel yoktu. Beyazlıklar da onun şakaklarinda ve dudağının altındaydı .Elleri ,ayakları kalındı ve avuç içleri genişti.Ellerinin yumuşacık olduğunu söylemeliyim. Ben hayatımda onun elinden daha yumuşak bir ipeğe dokunmadım.Yine onun kokusundan daha hoş bir koku duymadım.Onu ne kadar anlatsam şüphesiz yeterli olmayacak .Zira ben ne ondan önce ne de ondan sonra bu derece güzel bir insan gördüm.
(Vejdi Bilgin)