Ve sen...sevdiğim, nefret ettiğim, her an ayrıldığım, her an birleştiğim, en yumuşak ve en acımasız, en yakın ve en uzak, sonsuzcasına kaçtığım ve dönmeye zorunlu olduğum sen...
Ve sen, sevdiğim, nefret ettiğim, her an ayrıldığım, her an birleştiği, en yumuşak ve en acımasız, en yakın ve en uzak,sonsuzcasına kaçtığım ve dönmeye zorunlu olduğum sen: Gerçeğin yalana, yalanın gerçeğile dönüştüğünü, zaman ve mekan duygusunun sekteye uğradığını, geçmişle geleceğin birbirine karıştığını, gece ve gündüzün sınırlarının ortadan kalktığını,söylenenlerin söylenmeyenleri anlattığını, aydınlığın karanlığa aktığını göreceksin.
Tarafsızlığıma ve önyargısızlığıma halel gelmemesi uğruna, kendi düşüncelerime karşı bile mesafeli olmam, ağzımdan telafisi mümkün olmayacak bir söz kaçırıvermemek için kendi kendimi susturmam gerekiyor bundan böyle.
Yaşama ne kadar uzak, onun dışında, ötesinde, başka bir yerde olduğumu, ve hiçbir zaman onun bir parçası olmayı, onu hissetmeyi başaramayacağımı, zorunlu olarak hep bir yabancı kalacağımı bir kere daha bütün kesinliği ve bunaltısıyla anlıyorum.