Bir ara tımarhaneye girmiş olan Üsküdarlı şâir Hakkı Bey merhum: “Deli oluncaya kadar çok güçlük çektim; fakat delirdikten sonra pek rahat ettim” dermiş.
Bey, bu hususi ve mahrem vaziyetini izahta devam ediyor:
- Asla gıdıklanmam. Hatta (karısına bakarak) hanım da bilir, haşa huzur-i alinizden tabanlarımdan dahi gıdıklanmam da soyadımı öyle aldım.
Girince şöyle bir baktım ne yalan söyleyim iki tazenin oturdukları masanın yanındaki boş yeri beğendim. Gönüllerine giremezsek de yanlarına da oturamaz değiliz ya?
Bu itirafımı okuyanlar şimdi benim için:
- Hey edepsiz herif! Bak, elalemin kızlarının yanına oturuyor, diyebilirler. Haksız bir hücumdur. Çünkü ben, siz, onlar... Kim olursa olsun... Vapurda, trende, dükkanda, lokantada bir yer seçerken elbette manzarası iyi, civarı temiz, rahat bir yeri daima tercih ederiz ya! Ben de ondan başka bir şey yapmıyorum. şu karşı tarafta sütlacı yerken sakalına döken kasketli, kalın enseli adamın yanına oturacak yerde, cıvıl cıvılöten bu gençlerin civarını seçersem bunda kötülük aramak haksızlık olmaz mı? Zaten siz de böyle yapmaz mısınız?