Hüznün kol gezdiği şiirlerden bir demet içeren bu eser, şairin çocukluk anılarını, sorgulamalarını, özlemlerini anlattığı dizelerle dolu. Okurken insanın içini ısıtan, acıtan, yüreğinde garip bir burukluk bırakan şiirler, özlemlerin depreşmesine sebep oluyor...
Üstadın şiirlerin de hüzün ve özlem özellikle yaşanan ve yuva diye tabir ettiğimiz evler üzerine daha yoğun... Hasretini bu kadar duygu dolu, açık yazabilen şaire hayran kalmamak mümkün değil....
Bu bölümü yaptığım araştırma esnasında denk geldim ve hoşuma gittiği için paylaşmak istedim :)
Behçet Necatigil, Şiirde anlam üstüne bir konuşmasında şunları söyler:
"Şiirde manaya varmak, belki gizli ama mutlak mevcut ipuçlarını
bulmaya bakar. Şair manadan ne kadar kaçarsa kaçsın veya ne kadar
kendine saklamak isterse istesin, zaman zaman, kendisine o şiiri yazdıran
sebepleri, şiirin yakınlı uzaklı kelimelerinde, belki kendi de farkında
olmadan ele verecektir. Şiirine göre; bir başlık, bir motif; teslim
oluş veya isyanı, ümit veya ümitsizliği çeşitli yollardan değişik şekilde
ifadeye yarar. Birbirine yakın manada isimler, sıfatlar, bir ima, bir
hatırlatış; bir şiirin okuyucuya ne demek istediğini bulmamıza yeter
birer ipucudur."!
Kaynak: dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/12/845/10703.pdf'den
Derin duygular ve hüzünle sarmalanmış eseri tüm şiir sevenlere tavsiye ederim...