“Yazıdan hukuku, edebiyattan felsefeye, matematikten astronomiye, tarihten coğrafyaya kadar bütün bilimler, önce Eski Doğu’da ortaya çıkmış, oradanda Eski Batı’ya aktarılmıştır..”
Ekonomi temelinde köle emeği olan bu toplumların yarattıkları sanat eserleri, köprüler, tapınaklar, mezar antları, bugünün araştırmacısında bir yandan hayranlık uyandırırken, bir yandan da köle emeğinin sömürülme boyutlarını açıklamaktadır.
Sicilya'da yetişen filozofların en büyüklerinden biri Akragaslı Empedokles’tir. Adı geçen filozof, İyonya tabiat filozoflarının madde teorilerini ele alarak dünyada; ateş, su, hava ve toprak olmak üzere 4 ana madde bulunduğunu, her şeyin bu ana maddelerin birleşmesinden meydana geldiğini, bundan ötürü de her oluşun bu 4 maddenin birleşmesi ya da ayrılmasından başka bir şey olmadığını, fakat bu maddeleri harekete geçirebilmek için bazı dış kuvvetlere ihtiyaç olduğunu iddia etmiştir. Bu kuvvetler "sevgi" ve "nefret" tir. Sevgi maddeleri birleştirir, nefret ise birbirinden ayırır. İşte bu suretle, bu düşünür tarafından madde ile kuvvetin birbirinden ayırt edildiğini görüyoruz.
Hititlerde tarih yazıcılığı diğer Eskiçağ milletlerine göre oldukça gelişmiştir. Çünkü onların inancına göre, kralların yaptığı işleri yazmak, tanrıya bir nevi hesap vermektir. İşte bu yüzdendir ki, olayların tam ve doğru olarak yazılması gerekir ve öyle yapılmıştır.
gerçekten, tarihin en eski devirlerinden itibaren anadolu, doğudan ve batıdan birçok kavmin istilâsına uğramış, pek çok medeniyete beşiklik etmiştir. bu yüzdendir ki anadolu, doğu ve batı kültür unsurlarının iç içe karışıp kaynaştığı bölge durumuna gelmiştir.