Dostoyevski’nin kaleme aldığı üçüncü eseri olan; Ev sahibesi, diğer ilk iki eserine göre beni tatmin etmedi.
Ev sahibesi, dört öyküden oluşan bir eser... ismini aldığı öykü beni duygu yönüyle etkiledi.
Bilimle ilgilenen kahramanımız, asosyal bir kişiliğe sahip olduğu için reel hayatla pek fazla ilgisi olmayan, arada yürüyüşe çıkan bir kişidir. Yine o yürüyüş sırasında kilise de yaşlı bir adam ve genç bir kadın dikkatini çeker... o andan itibaren nedenini dâhi anlayamadığı şekilde; psikolojik çelişkilerin başladığı, aşkın alevlendiği, dini konuların altının çizildiği hatta acaba bu kişilerin yaşadığı olaylar gerçek mi diye sürekli derin düşüncelere kapıldığım bir maceranın içinde kendimi buldum ama ne hikmetse öykülerin hiç birinin elle tutulur sonunun olmadığını gördüm.
Acı, aşk, yanlış anlaşılmalar, vatan sevgisi, iş hayatı, yargısız infaz vb. Olaylar kitabın ana unsurları olarak dikkatimi çekti.
Kitap beni genel olarak yordu ama yeterince okuma alışkanlığımın olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Öykülerin sonu olmasa da diyalogları, karakter ve psikolojik tahlilleri oldukça başarılı olmuş.
Dostoyevski kaleme aldığı için okunması gereken bir eser diye düşünüyorum ama yazarla yeni tanışanların bu eseri sona bırakmalarını tavsiye ederim.
İyi okumalar