Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı

Caner Taslaman

Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı Gönderileri

Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı kitaplarını, Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı sözleri ve alıntılarını, Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı yazarlarını, Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İslam dini 7. yüzyılda ortaya çıktı ve İslam kaynağı Kur’an, tüm varlıkları Tanrı’nın varlığının delilleri olarak nitelendirerek Müslümanları bunların incelenmesine teşvik etti. Kur’an’ın ayetlerinin şekillendirdiği zihinler, bilimsel çalışmayı bir ibadet ve Tanrı’ya yaklaşmanın aracı olarak değerlendirdiler.”
Sayfa 38 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
“Hiçbir bilimsel gelişme ve felsefî tartışma, tarihsel arka planından yalıtılarak anlaşılamaz.”
Sayfa 18 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Reklam
472 syf.
9/10 puan verdi
·
454 günde okudu
Evrim Teorisi ve Tektanrılı Dinler
Evrenin ve evrende hayatın varoluşu hakkında hem Evrim Teorisinin hem de tektanrılı diye ifade edebileceğimiz 3 dinin ( Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) görüşlerini olabildiğince derinlemesine inceleyip- irdeleyip bir sonuca varmaya çalışıyor yazar. Oldukça tatmin edici sonuçlara ulaştığı söylenebilir. Evrim teorisi konusunda okuduğum en kapsamlı kitaplardan biri diyebilirim. Bana göre kitabın eksik kaldığı tek nokta; eserin sonuna genişçe bir özetin ilave edilmemiş olması. Evrim teorisi ve dinlerin yaklaşımı konusunda üstünkörü bilgiye değil bilimsel temele dayalı bir bilgi edinmek isteyenlere tavsiye ederim.
Evrim Teorisi Felsefe ve Tanrı
Evrim Teorisi Felsefe ve TanrıCaner Taslaman · 2016280 okunma
Tektanrılı dinler ve etik (ahlak anlamında)
Tektanrılı dinlerin içinde etikle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar bulunmakla beraber, dinin etik alanıyla ilgili emirlerinin, ontolojinin merkezindeki Tanrı ile ilişkisi hususunda bir ittifak vardır. Tüm güç ontolojinin merkezindeki Tanrı’da toplanmıştır. Bu gücün başkalarına dağıtılması şirktir ve tektanrılı dinler bunu asla kabul etmez. Tüm gücü elinde toplayan Tanrı’nın ‘ahlaki buyruğu’ kadar güçlü bir emir olamaz. Ne ebeveynin ne devletin ne de toplumun emirleri bu kadar güçlüdür; çünkü bir buyruğu güçlü yapan o buyruğu verenin gücüdür. Tanrı’nın gücü yanında, Tanrı’dan ‘ahlaki buyruklar’ı alan insanın hayatını, bedenini kısaca her şeyini Tanrı’ya borçlu olmasının vereceği minnet duygusu, bu ‘buyruklar’ı daha da etkili kılar. Tanrı’nın hem dünyada hem de ölümden sonraki yaşamda her türlü mükâfat ve cezayı verebilecek olması ve ‘ahlaki buyruklar’a uymanın mükâfatı, uymamanın ise cezayı gerektiriyor olması, tektanrılı dinlerin inananlarını bu ‘buyruklar’a uymaya etkili bir biçimde sevk eder. Tanrı’nın her an her şeyi görüyor olması da bu ‘buyruklar’ın mutlaka, kaçınılmaz olarak yerine getirilmelerini gerektirir.
Sayfa 506Kitabı okudu
Var olma savaşı
"Var olma savaşı’nın gerçekten de doğada büyük işler başardığı...., fakat toplumların başarısının doğayı taklit etmekte değil, ona karşı durmakta olduğu...." Huxley
Sayfa 504Kitabı okudu
Hıristiyanlık ve Hz. İsa’nın kimliği
Hz. İsa’nın kimliği ile ilgili tartışmalar, Hz. İsa’dan sonraki ilk yüzyılların en tartışmalı konusu olmuştur; Hz. İsa’nın kimliği, üçleme ve Tanrı’nın tarifi gibi konularla bir arada ele alınmıştır. Sonunda Tertullianus’un; Stoacılık’tan esinlenerek ve Roma yasasından kullandığı dili alarak, Tanrı’nın üç ayrı kişiden oluşan (personae ), tek bir cevher olduğuna (substantia) dair açıklaması hâkim görüş oldu: Hz. İsa ve Kutsal Ruh’un, Tanrı’nın bölünmesiyle ortaya çıkmadığı, Güneş ışınlarının Güneş’in uzantısı olması gibi Tanrı’nın uzantıları olduğuna dair görüş benimsendi. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un üç ayrı ilahi varlık olduğuna ve Tanrı’nın dışında Hz. İsa ile Kutsal Ruh’un tanrısal yönleri olmadığına dair inançlar ise geri plana düştü. Günümüzde Uniteryanlık gibi bazı mezhepler dışında Hıristiyan mezheplerin büyük kısmı Hz. İsa’nın tanrısal doğasını kabul ederler. Fakat Newton gibi üçlemeyi reddetmesine rağmen gönülden Hıristiyanlığa bağlı kalmış ünlü tarihsel figürler de olmuştur.
Sayfa 495Kitabı okudu
Reklam
Mitekondrinin DNA’sı, hücre çekirdeğindeki DNA'dan farklıdır ve her insana sadece annesinden geçmektedir. İncelemelerde insanlardaki 133 çeşit ‘mitekondrial DNA’ tipi ele alınmıştır ve bu tipler üzerindeki araştırmalar, insanların mitekondrilerinin tek bir ‘mitekondrial DNA’ tipine sahip atadan türediğini göstermiştir. Bu bulgu, insanların tek bir çiftten türediğine dair inancı daha da güçlendirmiştir.(Adem - Havva)
Sayfa 492Kitabı okudu
Tanrı ve evrenin yaratılışı
Tanrı ontolojinin merkezine konunca; Tanrı’nın, melekleri kullanarak evrene müdahale ettiği de doğrudan evrene müdahale ettiği de baştan deterministik sonuçları en son noktasına kadar hesaplayıp baştan müdahale ile tüm oluşumları belirlediği de fizik yasalarının içindeki olasılıkçı işleyişte belli olasılıkları seçerek müdahale ettiği de fizik yasalarını Tanrısal sistemin daha genel yasaları gereği askıya alıp müdahale ettiği de fizik yasalarını araçsal sebep olarak kullanarak müdahale ettiği de ve tüm bu olasılıklardan veya sayamadığım başkalarından oluşacak birleşimlerle farklı şekilde müdahaleler ettiği de düşünülebilir. Tektanrılı bir dine inanan bir teist, hangi olasılık doğru olursa olsun, Tanrı’nın mucizeleri ve türleri yarattığını kabul eder.
Sayfa 447Kitabı okudu
Dinler sadece Hz. Âdem’i değil, doğan her insanı tüm özellikleriyle Tanrı’nın yaratışının eseri olarak görürler. Anne ve babanın cinsel ilişkisi ve annenin bebeği karnında taşıyarak doğurması gibi mekanik süreçlerin hiçbiri, Tanrısal yaratışa aykırı kabul edilmez.
Sayfa 446Kitabı okudu
İslam dünyasının İbn Rüşd’ünden, Hıristiyan dünyada klasik fiziğin kurucusu Newton’a kadar birçok teist filozof ve bilim insanı determinist yasaları Tanrısal iradeye karşıt görmek bir yana, bu yasalara Tanrısal hikmeti ve sanatı anlamamız açısından önem atfetmişler ve bu yasaların işleyişini, Tanrı’nın sürekli koruması ve sürekli yaratması ile mümkün görmüşlerdir.
Sayfa 446Kitabı okudu
Reklam
Üç tektanrılı dinin kaynakları incelendiğinde, bu kitaplarda doğanın mekanik işleyişindeki tüm olağan hadiselerin Tanrı’nın yaratışı olarak sunulduğunu, sadece olağandışı veya olağanüstü hadiselerin Tanrısal yaratılış olarak sunulmadığını görmek mümkündür. Kutsal Metinler’e göre bir bitkinin bitişi de -sırf ilk bitkinin yaratılması değil- Tanrısaldır.
Sayfa 445Kitabı okudu
bilimsel yaklaşımlar ve evrensel yasalar
Newtoncu yaklaşımda bilim insanı kâşiftir; orda bulunmayı bekleyen yasaları bulur, gösterir. Hawkingci yaklaşımda ise bilim insanı mucide daha yakındır; doğa yasaları keşfedilecek bir nesne gibi beklemez, onlar, zihnin ürünleridir. Kritikçi realist’ (critical realist) yaklaşımına göre ise bilim insanı kâşif olsa da keşfedilen nesnenin sırlarına tam vâkıf olmamızda önemli güçlükler vardır: Bizim durumumuz, bir araziyi sadece uçaktan çıplak gözle görüp yere inemeyen birine veya bir fili sadece dokunarak algılayıp da göremeyen bir köre veya bir bestenin notalarını okuyup da müziğini dinleyemeyen sağıra benzetilebilir. ..... bilimsel teorilerimiz ‘kendi içinde evren’ hakkında bilgiler sunarlar ama bu sunum eksiktir....
Sayfa 443Kitabı okudu
kritikçi realist’ (critical realist) yaklaşım: .........doğa yasaları, ‘kendi içinde evren’i kısmen temsil ederler; doğa yasaları gerçeğe bir yakınlaşmadır ama tam olarak gerçeğin resmini vermezler.
Sayfa 443Kitabı okudu
436 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.