Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe Ansiklopedisi 2

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Heiddegger, felsefi ve politik olarak Husserl için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Becker başlangıçta Husserl'in projesi üzerinde çalıştı. Fakat daha sonra Heidegger'in hermeneutiğinden etkilendi ve en nihayetinde, kendi mantık (matematiğin antolojisiyle ilgili) fenomenolojisini geliştirdi. Sonraki yaşamında fenomonolojik geçmişine ancak ve o da çok seyrek olarak atıfta bulundu.
Barry JONESKitabı okudu
L.F Céline: ''Kâğıt bir mezar taşıdır; yazar burada yatmaktadır.''
Biz okuyucu olarak ete kemiğe bürünmüş biriyle değil de, yokluk içerisinden bize bir şeyler söylemeye çalışan biriyle birlikteyizdir. Yazı bir izdir, bir kalıntıdır, bir vasiyettir. Yazı başkasına bir seslenme, ses ögesi olamadan bir seslenme, başkasıyla gerçekleştirilen imkansız bir beraberlik, bir tür ortaklık, bir tür "cemaat" tir. Yazı asıl anlamını, onu yazan öldüğünde kazanır. Bir tür mezarlıktır. Çünkü onun bizimle de ilgili olduğunu, ancak yazanın silinmesiyle anlayabiliriz.
Sayfa 719 - Etik Yayınları Mayıs 2004 (BLANCHOT, MAURICE)
Reklam
Bunlar sahil kasabası hayalini(!) yıkar geçerler :-|
BURJUVAZİ. Fransızca bourg (kasaba) sözcüğünden türeyen burjuvazi terimi, Avrupa'da  Ortaçağın sonlarına doğru, kentlerde yerleşik  olup ticaret ve zanaatla geçimini sağlayan  bağımsız sosyal grubu adlandırmada kullanılmıştır. Felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde  burjuvazi, kökeni on altıncı yüzyıla dayanan  şehirli özgür insanlar topluluğunu anlatan  Fransızca bir terim olarak açıklanmaktadır.  Ancak, genel olarak, Marksistler arasında bu  kavram, kapitalist sınıf terimi yerine kullanılmıştır. Bu gün, "kapitalist toplumlarda üretim araçlarına sahip olan kişileri" betimlemek için kullanılmaktadır. Wallerstein, modern dünya mitolojisinin baş oyuncusu olan  burjuvayı, "çoğu kimse için cani, kimileri için  esin kaynağı, bazıları için ise geçmişi yıkıp  geleceği kuran bir kahraman" olarak tanımlar. Anglo-Sakson düşüncesinde burjuva terimi yerine (middle c/ass) orta sınıf(lar) terimi  kullanılmaktadır. Dilbilimciler burjuva teriminin bourg'un sakini, ama "özgür" bir sakini  olarak kabul ederler.
Toplama kampında bir düşünür
1937'de Kari Popper Yeni Zellanda'ya göçünce, Grelling tehlikeyi sezmeye başladı. Paris'te 1937'de yapılan "Bilimin Birliği Kongresi"ne gitmek için izin istediğinde, iş işten geçmiş sayılırdı; "aryan" olduğunu kanıtlayamadığı için, kendisine izin verilmedi. Amerika'ya giden Hempel'in yerine Paul Oppenheim'la birlikte çalışmak için 1937 ile 1938'de Brüksel'e giden Grelling'in Avrupa'dan ayrılması için arkadaşları pek çok çaba harçamasına karşın, o işi ağırdan aldı; 1940 yılında Almanlar Hollanda ile Belçika'yı işgal edince, Grelling tutuklandı ve 1942'de toplama kampında öldürüldü.
'25 yıl çeyrek asır eder.'e kadar gider
Hayatının yirmi beş yılı aşkın bir süresini, insanların kendilerine ilişkin bilgilerini geliştirdikleri -ekonomi, biyoloji, psikiyatri, tıp ve ceza bilimi gibi- farklı yöntemlerin tarihini betimlemekle geçirdiğini söyleyen Michel Foucault, bu sözde bilimleri, insanların kendilerini anlatmak için kullandıkları özel tekniklere bağlı, son derece özel "gerçek oyunlar" olarak tahlil eder.
Veli UrhanKitabı okudu
Sovyet Rusya'nın  kurulma aşamasında, yani komünist devrimin ilk dönemlerinde, sonradan Stalin döneminde yapılacağı gibi psikanaliz Ianetlenmemiş, tam tersine Rusya'daki birçok psikiyatri kliniklerinde öğrenilmeye, uygulanmaya ve geliştirilmeye başlanmıştır. Bu doğrultuda Troçki, "komünist insan, psikanalizi  hazmetmiş insandır" diyerek, bu çalışmaları  teşvik etmiş, bütün ülkede psikanalitik bir  coşku yaşanmıştır. Troçki'nin sürülmesi ve  Stalinciliğin her türlü muhalefeti susturmasıyla, psikanalizi de geri çevirme süreci başlamış, 30'lardan başlayarak artık psikanaliz  de "burjuva bilimi olarak görülüp" geri çevrilmiştir.
BAKHTİN, MİKHAİL MİKHAİLOVİTCH - NAMİ BAŞERKitabı okudu
Reklam
Musa Eken
Ülkede genel politikanın belirlenmesinde egemen olan bürokrasi, 1950'li yıllardaki Demokrat Parti iktidarıyla, ikinci plana itilip bir kamusal hizmet aracı olarak görülmeye başlanmış ve "taşradan gelen" yeni politikacılara bağlanmak istenmiştir. O yıllarda, bürokrat-politikacı çahşmasından yenik çıkan, yetkileri ve gücü azalan bürokratlar, eski günlerin özlemi ve onları geri getirmek arzusuyla 27 Mayıs 1960 darbesine sempatiyle bakmışlardır. Nitekim, 1961 Anayasası, bir önceki döneme tepki olarak, bürokrasiye siyasi iktidar karşısında belirli bir özerklik kazandırmayı amaçlamıştır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.