Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1948-1988

Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları

Fahir Armaoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Osmanlı İmparatorluğu'nun, Balkanlarda olduğu gibi Orta Doğu'da da bıraktığı boşluk hâlâ istikrarlı şekilde doldurulamamıştır. Filistin meselesi, Türk'ün Orta Doğu'dan çekilmesinin bıraktığı boşluğun yarattığı ve günümüze kadar ulaşan sarsıntıların ancak bir parçasıdır."
Kronik KitapKitabı okudu
Arap-Yahudi çatışmalarına gelince: Aralık ayında başlayan çarpışmalarda ise, 1948 Şubat'ına kadar olan dönemde, Yahudiler'in taktiği esas itibariyla savunmada kalarak, Tel Aviv, Hayfa ve Kudüs gibi şehirlere ve bunlara gelen anayolları tutmak olmuştur. Saldıran taraf ise daha ziyade Araplardır. Sömürgeler Bakanlığı'ndan 5 Şubat 1948'de yapılan bir açıklamaya göre, 30 Kasım 1947-1 Şubat 1948 döneminde meydana gelen çarpışmalarda, 427'si Arap, 381'i Yahudi ve 56'sı da İngiliz olmak üzere 864 kişi ölmüş ve 1035'i Arap, 725'i Yahudi ve 181'i de İngiliz olmak üzere 1941 kişi de yaralanmıştır. Buna karşılık, Kudüs'teki İngiliz askeri komutanlığınca 1 Mart 1948'de yapılan açıklamada ise, 30 Kasım 1947-1 Mart 1948 dönemi için ölü sayısı 1.378 ve yaralı sayısı da 3.000'den fazla olarak verilmekteydi. Mart ayı içinde ölü ve yararlı sayısının artması, çarpışmaların ne derece şiddetlendiğini göstermekteydi.
Sayfa 97 - Kronik Kitap 7. Baskı Mart 2022Kitabı okudu
Reklam
İngiltere'nin Filistin üzerindeki manda yönetimi, kendisinin daha önce açıkladığı gibi, 14-15 Mayıs gecesi saat 24:00'te sona eriyordu. 14 Mayıs günü, Filistin'deki İngiliz manda yönetiminin sona ermesinden birkaç saat önce, Tel Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi (Vaad Leumi) yayınladığı bir deklarasyonla, İsrail Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Deklarasyon, "Eretz İsrael yani İsrail Ülkesi, Yahudi milletinin doğduğu yerdir ve Yahudi milleti ilk defa burada devlet olmuştur" diye başlıyor ve "Biz, İsrail ülkesindeki Yahudi toplumunun ve Siyonist hareketinin temsilcisi olan Halk Konseyi'nin üyeleri olarak... tabiî ve tarihi hakkımızı kullanarak... Eretz İsrael'de, bundan sonra İsrail Devleti diye tanınacak olan Yahudi devletinin kurulduğunu ilan ediyoruz, demekteydi. Deklarasyonda ayrıca, Birleşmiş Milletler'den üyeliğe kabul isteniyor, İsrail Devleti içinde kalacak olan Arapların tam ve eşit vatandaşlık haklarına sahip olacakları belirtiliyor ve Arap ülkeleri ile de barış ve iyi komşuluk münasebetlerinin kurulması arzusu vurgulanıyordu. Deklarasyonun altında 37 kişinin imzasıyla 5 İyar 5708 tarihi, yani 14 Mayıs 1948 tarihi bulunmaktaydı.
Sayfa 98 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
İsrailoğulları, M.Ö. 17. yüzyılda Kenaneli'nden Mısır'a göç etmişler ve Yakub'un oğullarından Yusuf'un liderliğinde Nil deltasındaki Gessen (Goşen) bölgesine yerleşmişlerdir. Bilhassa İkesuslar zamanında zengin ve mutlu bir hayata sahip oldular ve çoğaldılar. Fakat İkesuslardan sonra gelen Yeni İmparatorluk döneminde Mısır Firavunları Yahudilere zulüm ve eziyet etmeye başlayınca, İsrailoğulları M.Ö. 1400 yıllarında Mısır'dan ayrılmışlardır ki, Tevrat buna Exodus demektedir. İsrailoğulları Musa Peygamber'in liderliğinde 40 yıl kadar çöllerde dolaştıktan sonra, Sina Yarımadası'ndaki Turu Sina'ya (Sina Dağı) geldiler. Burada Musa'ya Allah tarafından On Emir (Evamir-i Aşere, Decalogue) nazil oldu. İsrailoğullarını Filistin'e sevk eden, Musa'nın yardımcılarından ve ünlü komutanlarından Yeşu (Joshua, Jeshua, Hoshea veya Oshea) olmuştur. Fakat Filistin'e, yani Kenan diyarına girmeleri kolay olmamış ve bilhassa Filistinlilerle uzun zaman uğraşmak zorunda kalmışlardır. Bu arada İsrail kabileleri kendi aralarında da çeşitli kavgalar içine girmişlerdir. Nihayet, M.Ö. 1039-1032 yılları arasında vuku bulan birtakım hadiselerden sonra, bütün kabileler Davut'u (David) kral seçerek, Filistin'de bir devlet kurmaya muvaffak oldular. Davut, Kenanîlerin eskiden Yebus adındaki bir kalesi olan Kudüs'ü ele geçirerek, bu şehri ilk Yahudi devletinin başkenti yaptı. İlk Yahudi devleti bu suretle tarih sahnesine çıkıyordu.
Sayfa 19 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Mısır, Suriye ve Lübnan ile Irak'ın gönderdiği kuvvetlerin toplamı 50.000 kadardı. Lakin bunlar iyi eğitilmiş değildi. Bilhassa Mısır kuvvetleri, suistimal ve çeşitli disiplinsizlikler dolayısıyla hiç iyi durumda değildi. İsrail için en ürkütücü kuvvet, Ürdün'ün 75.000 kişilik Arap Lejyonu'ydu. Bunlara ek olarak, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya'sında hizmet etmiş olan ve 1936-39'da Filistindeki Arap ayaklanmalarının liderliğini yapmış bulunan Fevzi Kavukçu'nun komutasındaki Filistin Kurtuluş Ordusu vardı. Yaakov Dori komutasındaki İsrail kuvvetleri ise, İkinci Dünya Savaşı'nda İngiliz ordusunda savaşmış olan 32.000 kadar Yahudi ile Haganahin, yine tecrübeli askerlerinden meydana gelen 75.000 kişiydi. Keza, Irgun da, bir terör örgütü olarak kendisini 15 Mayısta feshetti ve İsrail ordusuna katıldı. Ayrıca, yardımcı hizmetleri Yahudi kadınları üzerlerine aldığı gibi, yerleşim merkezlerinin sivil savunmasını yapan Mishmar teşkilatı vardı. Diğer taraftan, İngiltere ve Amerika, savaşın uzamasını önlemek için Filistin kıyılarını abluka altına alıp, Filistin'e silah sevkiyatına ambargo koyarken Sovyetler, kurdukları hava köprüsüyle, Çekoslovakya'dan İsrail'e hafif toplar ve otomatik silahlar sevk etmeye başladı. Kaldı ki, bütün dünyadaki Yahudiler İsrail'e geniş bir yardım kampanyası da açtılar. Bunlara bir de Yahudilerin bir vatan kazanma hırs ve azimlerini katmak gerekir.
Sayfa 100 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Dinî kaynaklara göre, İbrahim veya Abraham, Vahdet-i İlahiye yani Tek veya Tanrı'nın Birliği kavramını ortaya atan ilk mürşit, ilk peygamberdir. İbrahim'den sonra kabilenin başına oğlu İshak geçmiş, İshak'tan sonra da, İsrail adını alan Yakup (Jacob) başa geçmiştir ki, Yakup'la birlikte İbraniler, Beni İsrail, yani İsrailoğulları veya İsrail kavmi adını almıştır. Yakub'un 12 oğlu vardı ve bunlar İsrailoğullarının 12 kabilesini teşkil etmişlerdir. İbrahim'in Kenan diyarında bulunduğu bir sırada yaptığı bir kahramanlık üzerine, Tevrat'ın efsanesine göre, Allah bir gece rüyasında İbrahim'e görünmüş ve "Mısır Nehri'nden ta büyük nehir olan Fırat'a kadar Kenanîler, Keniziler, Kadmoniler, Hetiler, Feriziler, Refailer, Amoniler, Girgaziler ve Jebusilerin memleketini senin nesline veriyorum..." diyerek Nil'den Fırat'a kadar olan toprakları İsrailoğullarına bahsetmiştir.
Sayfa 19 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
Suriye politikası, oldum olasıya, 1920 Mart'ında Suriye Milli Kongresi'nin ilan ettiği ve Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün'den meydana gelen Büyük Suriye projesinin peşinden koşmuştur. Bütün Arap halklarını bir tek Arap milleti sayan Baas, 1970'ten itibaren Hafız Esad'ın liderliğinde Büyük Suriye tasarısına daha fazla ağırlık vermiştir. Suriye hiçbir zaman Beyrut'ta bir diplomatik temsilcilik açmamıştır. Çünkü Lübnan'ı daima Suriye'nin bir parçası saymıştır.
Sayfa 464 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.