Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fincanımda Cola Var

Sadettin Ökten

Fincanımda Cola Var Gönderileri

Fincanımda Cola Var kitaplarını, Fincanımda Cola Var sözleri ve alıntılarını, Fincanımda Cola Var yazarlarını, Fincanımda Cola Var yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu dünyanın problemleri deniz üzerindeki dalgalar gibidir, bazen durur gibi olur ama çoğunlukla çalkantı vardır. O çalkantılara uzaktan bakabildiğinizde, hepsinde bir hikmet görürsünüz. Ama esas inci, denizin dibindedir. İşte gavvas -dalgıç- metaforu oradan ortaya çıkar. Nedir? "Satıhla fazla meşgul olma, iç dünyana dal! "
Satıhla Fazla Meşgul Olma, İç Dünyana Dal!
Bu dünyanın problemleri deniz üzerindeki dalgalar gibidir, bazen durur gibi olur ama çoğunlukla çalkantı vardır. O çalkantılara uzaktan bakabildiğinizde, hepsinde bir hikmet görürsünüz. Ama esas inci, denizin dibindedir. İşte gavvas -dalgıç- metaforu oradan ortaya çıkar. Nedir? "Satıhla fazla meşgul olma, iç dünyana dal! "
Reklam
Şimdi insanlar kitap okuyamıyorlar
Şimdi insanlar kitap okuyamıyorlar. Çünkü beyinler sanki bir denizanası gibi olmuş, bütün kıvrımları adeta kaybolmuş, düz bir satıh haline gelmiş. Beynin cevvaliyeti yok olmuş. Hemen sıkılıyorlar. Onlara avantür, biraz daha ilerisi, 'görsel' lazım. Böyle olunca da bütün kavram dünyası yok oluyor.
Fizik kurallarının ortaya koymadığı farklılıklar
Peki , nedir bu hadise? Bu; fizik gibi herkesin gördüğü, matematik gibi kağıda yazıp çizdiğimiz bir hadise değil, öznel bir yolculuk, bir nasip hadisesidir. Tadan bilir, Mahir İz Hoca söylerdi: "Men lem yezuk bilmez yazık" Yani, "Kim ki tatmadı, bilmez yazık." Tatmadı ki bilsin! İşte İslâmî bakış bu...
Fizik kurallarının ortaya koymadığı farklılıklar
Her insanın hayatında fizik kurallarının açıklayamadığı, rasyonelinin ortaya koymadığı böyle farklılıklar oluşmuştur olur da. "Olmadı." diyen de farkına varmamıştır ama olmuştur. Olmadı, diye, "Katiyen olmaz." denemez, çünkü olanlar var. Fizik âleminin ve realitesinin ötesinde, insanlara bir haber geldi mi herkes kendi hayatına, kendi kalbine baksın..... Kimisi, 'hiss kable'l-vukû' diyor kimisi, "dejavu' diyor kimi "bilmem ne' diyor Peki nedir bu hadise?
İNANÇ MESELESİ
Allah, Kur'an'da şöyle söyletiyor Cenab-ı İbrahim'e: "İçim mutmain olmadı Yarabbi." Allah, "O dört kuşu al, kafalarını kopar. Her birini bir yere bırak. Bak, sonra ne olacak?" diyor. Hikayenin devamında bu ölü dört kuş dirilip uçuyorlar! Salt akıl ile bakarsak bu olmuş mudur, bilinmez. Bu bir inanç meselesidir. İnanan için bu olay olmuştur. İnanmayan için olmamıştır, hurâfedir
Reklam
Arzular ihtiyaç haline getirildi
Modernite ve teknoloji, insanın ihtiyaç sıralamasını alt-üst etti. Kapitalizmle birlikte ihtiyaçların giderilmesine yönelik değil. isteklerin ve arzuların giderilmesine yönelik bir tarz ortaya çıktı. Arzular, ihtiyaç haline getirildi. Bugün artık elektriğe olan ihtiyaç, yeme-içme ihtiyacı gibi zorunluluk halini aldı. Televizyon, cep telefonu, araba gibi nesneler artık yeme içme gibi zorunlu ihtiyaçlar olarak algılanıyor... Hatta böyle algılanması isteniyor.
Modernite; kiliseyi ve katedralleri belli bir saha içine hapsettikten sonra ortaya çıkan alanda var oluyor. Bu boşlukta var oluyor seküler zihniyet. Şimdilerde İslâm’ı varoş camilerine veya mescitlere sokmak ve oradan dışarı çıkarmamak istiyorlar. Müslümanlar her şeye rağmen bilerek veya bilmeyerek “Ben içeri girmek istemiyorum yahu!” diyor, direniyor. “Sadece içeride kalırsam yaşayamam. Zaten içerisi ile dışarısı birdir.” demekte. “Gir bakalım çocuk!” diyorlar, “Bak sana çikolata falan vereceğiz.” Tabii buradaki çikolatalar; Mercedeler, hoş dünya nimetleri vs. Çocuk, “acaba girsem mi, girmesem mi” diye bakıyor. Babasına bu teklifi yapamazlardı. Dedesine ise bu teklifi yapmak akıllarına bile gelmezdi. Çünkü öylesine etkileyiciydi onlar. Batı diyor ki: “Efendim din çok lazımdır insana çünkü stresi alır. Pazar günleri çok iyidir din ama pazartesi günü gündemden düşer, ben hayatımı yaşarım. Tekrar Pazar günü geldi mi, moralim bozuksa ‘gerilimi’ atmak için kiliseye gidip rahatlarım.” İslam böyle değil. Her işimize karışıyor, çünkü medeniyetin kurucu ögesi… Bir medeniyet zaten böyle kuruluyor. Ortaçağ Katolikliği de böyle kurmuş medeniyeti. Kapitalizm de böyle kuruyor. Kendini bir din gibi algılatıyor, buna inanıyor. Hayatta boşluk bırakmaya gelmez. Bir başka tasavvur gelir, o boşluğu hemen doldurur! İsteseniz de istemeseniz de! Bir medeniyet tasavvurunun sahibi iseniz hayatın bütün alanlarında söz söyleyeceksiniz. Ve söylediğiniz her sözün davranışa yansıması gerek.
Sayfa 210Kitabı okudu
Akıl, içgüdünün emrine girerse insan ‘gizli bir şeytan’ olur. Halbuki akıl, içgüdünün üzerinde büyük bir nimettir. Mal’a, madde’ye zebun olmak; İslam’ın ‘Halifetullah’ dediği insana hiç yakışır mı ? Tabii ki yaşamak için pek çok ihtiyaçlarımız var ama unutmayalım ki yaşamak için birinci öncelik, bilgidir… Bu da akılla elde ediliyor. Tüketerek elde edilmiyor. Birazcık meraklıysanız, Bilgi’den sonra, insan olmanın esrarına doğru ‘hikmet’ gelir. ‘Felsefe’ gelir. Daha da merak ederseniz sonrasında duygu dünyanıza hitap eden ‘sanat’ gelir. Kendinizi biraz daha yoklamaya başlayarak “Ben kimim?” derseniz… Mistik düşünce, yani “yoklukta var olmak” düşüncesi gelir. Bunun bizdeki karşılığı “İslam Tasavvufudur.”
Sayfa 144Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.