Fırın İşçileri - Çorbacı sözleri ve alıntılarını, Fırın İşçileri - Çorbacı kitap alıntılarını, Fırın İşçileri - Çorbacı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün Tosltoy'un Üç Kardeşin Masalı'nı okuyordum. Ensemden doğru huysuz bir at gibi kişneyen patron Semenov'un sesini işittim. Ne oluyor demeye kalmadan küçük ve tombul elini uzatıp kitabı elimden kaptı. Ben şaşkınlıktan sıyrılıncaya kadar o, fırının açık olan ağzına yanaşmıştı bile. Elindeki kitabı sallarken öfkeyle homurdanıyordu:
- Bak bunun içindeki palavralar pek budalaca!
Yerimden oynayıp koluna yapıştım hemen:
- Kitaplar yakılmaz.
- Bak hele! Neden yakılmasınlarmış?
- Yakılmaz da ondan!
Bu insanlarla yaşamak? Ömrü billah çekecekleri, şifa bulmaz bir kötülük, bir kalp hastalığı ya da beyin bozukluğu vardı onlarda. Acıyordum; acısını çektikleri o kötülüğü bana da bulaştırıyorlardı...
Bu tür insanları daha önce de görüp tanımıştım, onları az da olsa anlayabiliyordum. Her birinin içinde acılı ve önüne geçilmez bir fırtına koparak, onları bunaltıyordu. Ruhları köyde doğmuş, yine kırlarda, yavaş yavaş büyüyüp serpilmişti. Oysa kırlarda büyüyen bu ruh, şimdi kentteydi. Ve kent sayısız çekiç darbeleriyle onu eziyor, yumuşatıp katılaştırıyor, kendine göre biçimlendiriyordu. Bu asık yüzlü adamlar kendi köy türkülerini söyleyip, o acılı yaşantıdan çıkardıkları anlamı bu türkülere kattıkları zaman, kentin bu acımasız etkisi daha daha belirginleşiyordu.
Siz bir yandan, emeğinizi çala çırpa zengin oldu diye patronu göklere çıkarıyorsunuz, öte yandan da batması için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz...