Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gerçeğin Masalı

Aziz Nesin

Gerçeğin Masalı Gönderileri

Gerçeğin Masalı kitaplarını, Gerçeğin Masalı sözleri ve alıntılarını, Gerçeğin Masalı yazarlarını, Gerçeğin Masalı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Delilerden biri arkadaşlarına şöyle dedi: – Deli arkadaşlar, görüyoruz ki, akıllılar arasından birini belediye başkanı, yada başka bir başkan yapmak gerekse, hepsi de başkan olmak istiyor. Deli arkadaşlar! Hanginiz belediye başkanı olmak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın? Delilerden hiçbiri elini kaldırmadı. Soru soran, sırtüstü yere
Sayfa 120 - Nesin Yayınevi / Deliler BoşandıKitabı okudu
Devlet radyosu, gecenin son haberi olarak halka, Arisontopolis hükümetinin şu bildirisini verdi: "Akıl hastalarının yarısından çoğu hastaneden kaçmıştır. Bir kere akıl hastanesinin dışına çıktıktan sonra, delilerle akıllılar ayırt edilemediği için, delileri akıllılardan seçip ayırmak zor olmaktadır. Hatta bu zorluk yüzünden bazı yanlışlıklar da olmuştur. Sivil polis ekiplerinden on kişi, zabıta kuvveti şefini kaçan delilerden sanarak tımarhaneye kapamışlardır. Hastanenin idare müdürü ile belediye başkanı da yanlışlıkla tımarhaneye kapatılanlar arasındadır. Bu yanlışlık, onlara deli gömleğini giydirip, soğuk duş yapılırken anlaşılmıştır. Daha başka kimlerin yanlışlıkla tımarhaneye sokulduğu şimdilik belli değildir. Hükümet kuvvetleri delilere karşı yılmadan kahramanca çarpışmaktadırlar. Delilerle akıllılar birbirine karıştığından, ayaklanmayı bastırmakta zorluk çekilmektedir. Komşu illerden yardımcı kuvvet istenmiştir. Yarın sabaha kadar delilerin ayaklanması bastırılacaktır."
Sayfa 112 - Nesin Yayınevi / Deliler BoşandıKitabı okudu
Reklam
Bu hikâye, yurdumuzda basın ve söz hürriyetinin, yalnız kâğıt üstünde yazılı bir süs olarak bırakıldığı, aydınların konuşamaz duruma getirildiği günlerde, halkı bu duruma düşüren ve gerçekleri ancak kendi başları belaya girince söylemeye çalışıp da, artık söyleme olanağı da bulamayan kara aydınları yermek için yazılmış ve yine o günlerde yayımlanmıştır. (1958)
Sayfa 103 - Nesin Yayınevi / Ah Biz EşeklerKitabı okudu
Uzatmayalım efendim, İtalyanlar evvela arsayı Yanbastı Fettah Paşanın ikinci hareminden Paşa namına satın alıp, sonra da üstüne köşkü kuruyorlar ve köşkün altın anahtarını başmabeyinciye teslim ediyorlar. Siz Yanbastı Fettah Paşanın köşkünü bilir misiniz? Demek bilmiyorsunuz... Mutlaka gidip görün; zaten Betül Hanımın izini bulmak için nasıl olsa
Sayfa 101 - Nesin Yayınevi / Yanbastı Fettah Paşazade Sarsak Mecdi Beyin KöşküKitabı okudu
İktisat dersi İktisat Fakültesinde profesör Namus iktisadı üzerine ders veriyordu: – İnsanlar, tabii Namus çağında Namus'suz olarak dünyaya gelirlerdi. Sonradan çalışarak Namus sahibi olurlardı. Ne kadar çok çalışır kazanırlarsa, gayet tabii olarak o kadar çok Namus'ları olurdu. Fakat dünyada mevcut bütün tabii Namus gazı yanıp yok
Sayfa 81 - Nesin Yayınevi / Yeşil Renkli Namus Gazı OperasıKitabı okudu
Tabalahura, dünyanın bütün Namus'una sahip olduktan sonra, depolarındaki bütün Namus'ları, adamlarına çok geniş bir alana taşıttı. O geniş alanda dünyanın bütün Namus şişeleri, binlikleri, damacanaları toplanmıştı. Bunların orta yerine büyük bir kürsü getirtti. Ondan sonra dünyanın heryerindeki bütün ileri gelen devlet adamlarını,
Sayfa 77 - Nesin Yayınevi / Yeşil Renkli Namus Gazı OperasıKitabı okudu
Reklam
Bilginler korosu: Beyaz gömlekli, gözlüklü, kimisi sakallı, uzun saçlı, kimisinin elinde dürbün, kimisinde mikroskop, kimisinde teleskop, enjektör, koltuklarında çok kalın kitaplar bulunan adamlar, Birinci Tabalahura'nın çevresinde dönerek bilimsel şarkı söylemeye başladılar: Biz... Biz... Biz bilimcileriz Biz... Biz... Biz bilginleriz... Canlıyı öldürür Ölüyü canlandırırız Biz... Biz... Biz bilimcileriz Biz... Biz... Biz bilginleriz... Biz hukuk terleriz İktisat işeriz Kimya öksürürüz Fizik hapşırırız Tıp kaşınırız KOROBAŞI – İnsanoğlunun en verimli, en güçlü çağı, yirmibeş otuz yaş arasıdır. İnsanoğlunun en verimsiz, en güçsüz, en işe yaramaz çağı altmışbeşten sonraki yaşıdır. Biz bilimciler, biz bilginler altmışbeşten, yetmişbeşten, seksenbeşten, doksanbeşten sonra da yaşlıları yaşatmak için uğraşırız. Biz bilimciler, biz bilginler, "doğum kontrolü" ile, aralarında dehaların da çıkacağı çocukların dünyaya gelmesini önleriz. Vücutlarında, yaban bitkilerine gübre bile olmayacak yalnız kireç kalmış morukların ömürlerini uzatırız. İşe yaramayanların dünyada sere serpe ve mutlu yaşayabilmeleri için, geleceğin işe yarayacak insan yavrularının dünyaya gelmelerini önleriz.
Sayfa 72 - Nesin Yayınevi / Yeşil Renkli Namus Gazı OperasıKitabı okudu
Yaşın oldu yetmiş, yine gözyaşlarına dayanamadım, haline acıdım, sana yol göstermeye geldim. "Bana bak," dedim, "bu son fırsattır, bunu da kaçırırsan bundan sonra artık Namus'lu olamazsın," dedim. "Ev işlet, bir şişe Namus karşılığında kiralık kız, kadın ver!" dedim. "Yapamam," dedin. Ben de sana, "Bütün ömrünce yapacak değilsin ki... Bisüre yapar, yeterince Namus'un oldu mu, bu kez faizle Namus verir, elindeki Namus'u artırırsın... Daha sonra da bütün bu işlerden elini eteğini çeker, herkesten saygı gören Namus'lu bir adam olarak yan gelir yaşarsın!" dedim. Seni dediklerime inandırmak için de, ellerinde büyük Namus stoku bulunduranların başlangıçta böyle yaptıklarını söyledim. Büyük Namus sahibi olmanın yolları bunlardır, dedim. Filan kişi, filan, filan kişilerin nasıl büyük miktarda Namus sahibi olduklarını anlattım. "Bikez durumunu düzelt, başlangıçta girdiğin karışık işlere bir daha tenezzül etmeyeceksin, saygı gören Namus'lu bir adam olarak yaşayacaksın," dedim.
Sayfa 71 - Nesin Yayınevi / Yeşil Renkli Namus Gazı OperasıKitabı okudu
İkinci Tabalahura, – Sen, dedi, gümrükçülük yapıyordun. O zaman otuzbeş yaşındaydın. En büyük üzüntün, dar gelirli aylığından birazcık artırıp da bir küçük şişe Namus alamamış olmandı. Bir gece sınırdan bu yana geçen Namus kaçakçılarını yakalamıştın. İkiyüz şişe, yirmi tane binlik, onbeş damacana kaçak Namus tutulmuştu. Sen kaçakçıları zincire vurup zindana attırmıştın. Yakaladığın kaçak Namus şişelerini, için titreyerek, seviyor, okşuyor, "Bunlardan bitanesi benim olsa, ah, ne olur!" diyordun. İşte tam o sırada yanına geldim. "İstersen bir şişe değil, beş damacana Namus senin olabilir. Enayilik edip bu fırsatı da kaçırma!" dedim. Coşkuyla, "Nasıl?" diye sordun. Ben de sana, "Yakaladığın Namus kaçakçılarını hükümete teslim etme. Salıver! Onlar sana enaz beş damacana Namus verirler. Hükümete teslim edeceksin de eline ne geçecek sanki," dedim. "Hükümetin ruhu bile duymaz," dedim. "Sen bu Namus kaçakçılarıyla işbirliği bile yapabilirsin," dedim. "Çok değil, ayda bir kaçakçıları görmezden gelsen de karşılığında bikaç damacana Namus alsan, iki üç yıla varmaz, memleketin en Namus'lu adamı sen olursun. Burada önceki gümrükçü de böyle yaptı. Şimdi mağaza açtı, Namus alışverişi yapıyor," dedim. Sen ne yaptın? "Yıkıl karşımdan, gözüm görmesin!" diye beni kovdun. Birinci Tabalahura, -Of... Amaaan... Ölüyorum! diye inledi.
Sayfa 68 - Nesin Yayınevi / Yeşil Renkli Namus Gazı OperasıKitabı okudu
İnsan soyu, bir çıkarı, bir yararı olsaydı, canavarları bile eğiterek evcilleştirebilirdi.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.