Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevdiklerinizi Gerçekten Duyun, Kendinizi Daha İçtenlikle Duyurun

Gerçekten Beni Duyuyor musun?

Leyla Navaro

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Çocuğun kabul edilir davranışlarını beğendiğimizi göstermek için övgü, takdir sözleri kullandığımız zaman dikkat etmemiz gereken çok önemli bir nokta vardır: Övgü ve takdir, çocuğun kişiliğine değil de çabasına, becerilerine, yani davranışına veya neticelerine ilişkin olmalıdır.
Sayfa 114Kitabı okudu
'Mükemmel annelik' oldukça tehlikeli bir kavramdır. Anneliğin mükemmelliği yoktur, olmamalıdır. Çünkü, annelik temelde bir ilişkidir.
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
Kural ve beklentilerin uygulanmasında özel durumları göz önünde bulundurmak çok yararlıdır. Örneğin, kural adına, hiçbir özür tanımaksızın, çocuğa her yemeği yedirme disiplinine girmek, yemek olayını bir güç kavgasına ve sorun haline dönüştürür. İnsanların gıda ihtiyaçları o günkü fizyolojik durumlarına göre değişebilir. Çocuk hastalanmaya başlıyorsa veya o gün bir şeye üzülmüşse, iştahı kapalıdır. Bazı çocuklar belirli besinleri (süt, yumurta, ıspanak vb) sevmezler. Bunları zorla vermeye kalkışmak, "her şeyi yemesini öğrenmeli" veya "çocuk süt içmelidir" kuralı adına onları zorlamak, o besinden daha çok nefret etmelerine ve aile bireyiyle de aralarının bozulmasına neden olur. Verilmek istenen besin, farklı hazırlama ve sunma şekilleriyle sevdirilebilir. (Örneğin, süt ihtiyacı için muhallebi, sütlaç, yoğurt, ayran, peynir, dondurma gibi; ispanak ihtiyacı için börek, yoğurtlu ıspanak vb).
Aile içinde çocuklarla oluşan sorunların birçoğu, annenin (veya babanın), tepkilerini, düşünmeden, "başkaları öyle yaptığı için", sağduyusuna ve içinden gelen duygulara kulak vermeden göstermesinden veya duygularını yanlış ifade etmesinden kaynaklanır.
Hangi yaşta olursa olsun, her çocuğun kendine özgü bir büyüme gelişme biçimi, temposu vardır.
Sayfa 193Kitabı okudu
Üzüntü, korku, kıskançlık gibi acı veren duygular biz büyüklerin de hoşuna gitmediğinden, genellikle yaptığımız, bu duyguları inkar etmektir. Özellikle çocuklarda bu gibi duyguları algıladığımız zaman, kabul etmekten ve isimlendirmekten korkarız. Çünkü kabul eder veya isimlendirirsek, bunların kalıcı olacağını, çocuğun mutsuz, korkak veya kıskanç olabileceğini düşünürüz. Dolayısıyla reddeder ve inkâr ederiz. Halbuki, bu tür duygular hissetmek, örneğin korkmak, mutlaka korkak olmak demek değildir. Biz de yetişkin olarak bazen karanlıktan, bilinmeyenden korkabilir, tedirgin olabiliriz. Bunun gibi üzülmek de mutlaka mutsuz olmak demek değildir. Üzüntü, yaşamın bir parçası ve her kişinin doğal duygu hakkıdır. O anda kedisi, topu veya arkadaşı için üzülen çocuk, gerçekten üzülüyordur, ancak anlaşıldığını, duygusunun kabul edildiğini hissederse rahatlar, daha kolay teselli bulur. Yaşamda daha büyük ve ciddi üzüntüler var diye çocuğunkini küçümsemek, inkâr etmek haksızlıktır, ayrıca çocuğun anlayamayacağı boyuttur. Çocuğun üzüntüleri, duyguları kendi boyuna göre gerçek ve geçerlidir. Duyulmadığını, anlaşılmadığını gören çocuk, bunu duyurmak için daha aşırıya kaçar, daha çok ağlayarak veya hırçınlık ederek kendini duyurmaya çalışır. Biz büyükler çocuğun duyguları gibi, algılarına da fazla güvenmez, tepkilerimizi kendi algılarımıza göre ayarlarız.
Reklam
Genellikle yanıtlar, takdirin ne güçlü bir davranış tekrarlatıcı etken olduğunu gösterir. "Bugün ne kadar güzelsin," diye karşılanan kaçımız, o gün giydiklerini bir daha giymek istemez veya saçını o gün taradığı gibi taramaz? Akşam sofrada, "Yemek çok güzel olmuş," sözleri kaçımızın yorgunluğunu almaz? Bizi daha güzel yemekler yapmaya teşvik etmez? "Bu işi çok iyi başarmışsın, seninle gururlanıyorum," sözleri hangimizi yüreklendirmez, daha iyi çalışmaya sevk etmez? Bir takdir dolu bakış, bir gülümseme bile bazen bütün bir günü mutlu kılmaya yeterlidir, değil mi?
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.