Ona kalırsa, insanlık, görünmez, belki de var olmayan bir hedefe doğru giden bir mutantlar topluluğuydu. Problem, onların bu hedefe senkronize bir şekilde gitmemeleriydi. Bazıları kendilerini hala köktendinci Ortaçağda bulurken ötekiler bilgisayarlarının başında oturmuş ya da Mars’a giderken buluyordu. Önemli olan bu değildi ve asıl tehlikeli olan, bu ikisinin tam ortasındaki melez biçimlerdi, bir grubun, öteki grubun eline geçmiş silahlarıydı, kendi intiharıyla düşmanını da birlikte götürmek isteyen teröristlerdi, çünkü bunlar bunu yapmakla cennete gideceğini düşünüyordu.
Bu arada, gitme vaktim yaklaşıyor. Doygunlukla pişmanlığın o tuhaf karışımına ulaştım ve bu durumda sadece iki seçenek kalıyor: Ya hemen gidersiniz ya da bir yıl daha kalırsınız.
Ama benim istediğim nedir? Çok fazla şey, ki bu daima kötüdür. Ve yine de, sadece bir kez yaşamak zalimce bir mahkumiyet. İnsanlar bu hapisten sadece sahnede kurtulabiliyor sanki.