Kavramları Türkçe söyleyen Can, Almanca ifade edemeyince, açıklayarak anlatmaya başladı.
“Sonbahar yağmuruyla insan kasavetlenir. Güneşin doğuşunda, sabahın sessiz dinginliğinde ufukta beliren renk cümbüşünde efkârlanmak ve efkârla coşmak bizde doğaldır. Çocuğunun geleceğiyle ilgili herkes tasalanır. Kendi çocukluk günlerine dönük nostaljik bir anda efkârlanmak müthiş bir duygudur. Bunun gibi birbirinden tamamen farklı olan duygu değerlerinin hepsi Alman’a göre sadece ‘üzüntü’tür.”
Durdu Can. İçinden “gönlüme güman düştü”yü nasıl söyleyeceğini düşündü. Alman dilinde ne “gönül” ne de “güman”ın tam karşılığı vardı. Söylemekten vazgeçip devam etti.
“Görüyor musun Anya? İslamiyet ve Arap kültürü de -akrabaları- Yahudilerle birlikte Batı kültürünün içindeymiş. Ve İslamiyet’in gelişip yayılması Batı kültürünün yeryüzünü kapsaması anlamına geliyormuş. Oysa -bir zamanların Yahudi düşmanlığı gibi- bariz bir İslam düşmanlığı yaşanıyor; şimdiye kadar her yerde ve her zaman Arap kültürü ve İslam’ın Batı’dan ayrı ve hatta Batı’nın düşmanı olduğu işlenmişti, hâlen de işleniyor değil mi?”
Yunus Emre’nin şiirlerini Almanca okuyan konuşmacı, konuşması bittiğinde kendisiyle iftihar eder bir edayla derin bir nefes aldı ve dinleyicileri kuşbakışı süzdükten sonra, konferansla ilgili sorusu olanları yanıtlamaktan memnun olacağını belirtti.
Can ve Anya sahnenin hemen yanı başında, konuşmacının sözlerini dikkatle dinlemişlerdi. Anya hiç
“Demek ki ‘boşlukta yalpalamaktan kurtulmanın,’ dolayısıyla gözlerinin ‘sırrı,’ özgeçmişini, kültürel ve ulusal kimliğini bilmekmiş! Ulusal ve kültürel kimliğini tanımayanlar ‘boşlukta yalpalamaktan kurtulamazlarmış!’
Kavramları Türkçe söyleyen Can, Almanca ifade edemeyince, açıklayarak anlatmaya başladı.
“Sonbahar yağmuruyla insan kasavetlenir. Güneşin doğuşunda, sabahın sessiz dinginliğinde ufukta beliren renk cümbüşünde efkârlanmak ve efkârla coşmak bizde doğaldır. Çocuğunun geleceğiyle ilgili herkes tasalanır. Kendi çocukluk günlerine dönük nostaljik bir anda efkârlanmak müthiş bir duygudur. Bunun gibi birbirinden tamamen farklı olan duygu değerlerinin hepsi Alman’a göre sadece ‘üzüntü’tür.”
Durdu Can. İçinden “gönlüme güman düştü”yü nasıl söyleyeceğini düşündü. Alman dilinde ne “gönül” ne de “güman”ın tam karşılığı vardı. Söylemekten vazgeçip devam etti.