Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Haccın Sırları

Muhyiddin İbn Arabi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Alemdeki her şey dil bakımından 'teslim olmuştur (müslümandır)' çünkü herkes ilâhî emre yönelmiştir. Kendisine 'ol' denilip de, bu emre direnen hiç kimse yoktur. Her şey, direnç olmaksızın, bu emrin sonucunda meydana gelir. Bundan başka bir şey düşü- nülemez! Hac, ancak (sözlükte teslim olan kişi anlamındaki) bir müslümandan meydana gelebilir. Hz. Peygamber Hakim b. Hizam'a, 'Geçmişte yaptığın iyilikler nedeniyle müslüman ol- dun' demişti. Halbuki onun daha önce yaptığı iyilikler, cahiliye döneminde ve Hz. Peygamber'in peygamberliğinden önce olduğu için Allah katından belirlenmiş iyilikler değildi. Yine de Allah, mümkünün hakikatinin gereği olan 'aslî boyun eğme'nin etkisi nedeniyle, onları geçerli saymıştır. Bu yorumuyla mümkünün ilâhî emre boyun eğmesi, 'genel teslimiyet' demektir.
Ümmet iyiliğin öğretmenidir.
Sayfa 244
Reklam
Ahirette genel ziyaretteki durum da böyledir. Bu ziyaret, dünya hayatındaki hac konumundadır. Umre haccı ise, her insana özgü ziyarete benzer. Kim ne kadar (kalbini) imar ederse, Rabbini de o ölçüde ziyaret eder.
Allah, kendisini bilmeyi Allah’ı bilenlerin kalplerine bir hazine olarak yerleştirmiştir.
Müslüman, müslümanlığı (teslimiyeti) kesinleşmiş kimse demektir. Müslümanın niyetinde hacca gitmek mutlaka vardır. İnsan namazı beklediği sürece namazda sayıldığı gibi, kendisini hacca ulaştıracak sebepleri beklediği sürece de hacda sayılır.
Sayfa 298
Allah ehlinden bir veli -Abdullah b. Üstad el-Mevrûrî- şöyle bir hadise anlatmıştı: Şeyh Abdürrezzak veya bir başkası -kuşku bana aittir, hatta hatırladığım kadarıyla bir başkası olmalı- İblis'i görünce kendisine sormuş: 'Şeyh Ebu Medyen ile ilişkin nasıl?' Ebu Medyen, tevhit ve tevekkül konusunda önder, Bicaye'de yaşayan salih bir kuldu. Bu soruya karşılık İblis: 'Onun kalbine attığım vesveselerde kendimi şöyle bir adama benzetirim: Okyanusa küçük abdestini yapan birine niçin böyle yaptın?' diye sorulduğunda kirleteyim de, kendisiyle temizlik yapılamasın' diye karşılık vermiş. Böyle birinden daha cahilini gördünüz mü? Ebu Medyen'in kalbinin karşısında benim durumum da budur. Onun kalbine her ne attıysam, değiştirdi ve başkalaştırdı.'
Reklam
Allah Teâlâ, mümin kulunun kalbini saygın bir ev ve büyük bir harem yapmış, gök ve yer kendisini sığdıramazken bu kalbin Allah'ı sığdırabildiğini belirtmiştir. Buradan, müminin kalbinin bu Ev'den (Kâbe) kesin olarak daha üstün olduğunu anladık. Kalbe gelen düşünceleri ise, (Kâbe'yi) tavaf edenlerle bir tutmuştur. Tavaf edenler içerisinde (tavaf ettiği Kâbe anlamındaki) Ev'in saygınlığını ve değerini bilip layık olduğu şekilde kendisine davrananlar bulunduğu gibi bu değeri bilmeyip gafil ve dikkatsiz kalpler, Allah'tan başkasını zikreden dillerle onu tavaf edenler de vardır. Hatta bu insanlar, çoğunlukla gereksiz ve yalan sözleri (söyleyerek) tavaf eder. Aynı şekilde müminin kalbine uğrayan düşüncelerin bir kısmı kınanan (kötü) düşünceler iken bir kısmı ise övülen düşüncelerdir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.