"Acaba benim gibi sende kafanı teftiş etsen, malumatın içinde ne kadar lüzumsuz, faidesiz, ehemmiyetsiz, odun yığınları gibi câmid şeyleri bulursun. Çünkü ben teftiş ettim, çok lüzumsuz şeyleri buldum."
ON İKİNCİ DEVA:
قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ (Furkan,77)
Yani, "Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?" Âyetin sırrıyla, insanın hikmet-i hilkati (yaratılışının hikmeti, -gizli nedeni-) ve sebeb-i kıymeti (kıymet verilmesine sebep) olan samimî dua ve niyazın bir sebebi hastalık olduğundan, bu nokta-i nazardan (bakış açısından) şekvâ (şikayet) değil, Allah'a şükretmek ve hastalığın açtığı dua musluğunu, âfiyeti kesb etmekle (kazanmakla) kapamamak gerektir.