Bir edebiyatçı, yazdıklarının ne kadar dışındadır; eser ile yazarın kişiliği ve / veya özel yaşantısı arasında örülen bağlar ne kadar kuvvetli olmalıdır? Peki, yazar veya şairin hayata karşı duruşu ile yazdıkları arasındaki uçurumdan söz edebilir miyiz ve bu ne kadar anlaşılabilir bir durumdur? Bu durumun okuru bağlayan tarafları nelerdir? Edebiyatçının eserleri ile duruşu arasındaki uçurumun samimiyetsizlikle bir ilgisi var mıdır?
Biz okurlar, "edebiyatçıların özel hayatlarını" neden merak ederiz? Okurun, edebiyatçı ile ilgili kurduğu "hayali karakterin" dışında, edebiyatçının gerçek hayatında sergilediği karakter arasında "dağlar kadar farkın" olması okuru nasıl etkiler?
Bu konu ile ilgili düşünmeye başladığımızda sorular soruları doğurdu ve 59. sayımızın dosya konusunun başlığını; "Okur Gözüyle Edebiyatçı ve Gerçek Karşısında Okur" olarak seçtik.
Bu dosyanın oluşmasına yazıları ile katkıda bulunan Sabit Kemal Bayıldıran, Salih Polat, Tarık Günersel, Arife Kalender, Ümit Yıldırım, Aslıhan Tüylüoğlu, Güray Özçelik ve Pınar Aka'ya çok teşekkür ederiz.
Ayrıca Hayal Dergisi'nin 30. sayısında yayımladığımız Doğan Hızlan, Afşar Timuçin, Ahmet İnam ve Mustafa Şerif Onaran'ın yazılarını, dosyamız ile alakalı olduğundan, siz okurlarımızla tekrar paylaşmak istedik.
Giray İlker Başaran'ın resimlediği sayımızda, yine birbirinden değerli şairlerimizin şiirlerini ve önemli söyleşileri siz okurlarımıza sunuyoruz.
Keyifle okuyacaksınız...
