Yüce Allah kullarını dualarına icabet eder. İcabet üç şekilde olur.
1. Kula istediğini vermek.
2. İstediğini vermek yerine başına gelecek bir takım musibetleri defetmek.
3. Kulun isteğine mukabil ahirette bol nimet vermek.
Kişi duası kabul edilmediği zaman ümidini yitirmemeli, takdiri Allah’a bırakmalıdır. Çünkü isteğinin kendisi için hayır mı yoksa Şer mi olacağını bilemez. Onun hakkında en hayırlı olanı Allah bilir. İcabet zamanı da Allah’ın iradesine kalmıştır. O neyi ne zaman tercih etmişse öyle olacaktır.
Israrla dua etmene rağmen verilecek şeyin gecikmesi, ümitsizliğe kapılmana sebep olmasın. Çünkü O icabetle kefildir ama kendi seçtiğine kefildir. Senin kendin için seçtiğine değil… ve kendi istediği vakitte icabet eder, senin istediğin vakitte değil…
Allah’ın kefil olduğu şeyle uğraşıp, senden istediği şeyde kusur işlemen, basiretinin kapalı olduğunu gösterir.
Allah Teâlâ bizlerin rızkına kefil olmuş ve bizi sadece kendisine kulluk etmemiz için yaratmış. O halde bizim üzerimize vazife olan ibadetle meşgul olmamız ve gayretimizi bu yolda sarfetmemiz gerekmektedir.
Başkalarından beklediği bir hayır veya övgü sebebiyle kendi ayıplarını unutan, kusurlarını bildiği halde insanların methine ve zannına kapılan kişi insanların en bilgisizidir.
" Ey Davud! Sen de biliyorsun ben de.. Fakat ancak benim dediğim oluyor. Eğer benim irademe teslim olursan istediğini veririm. Yok teslim olmazsan istediğin uğrunda yorulursun ve yine benim dediğim olur ."
İmam Şafiî (Rahmetullahi aleyh),
"Ben sûfîlerden iki şey öğrendim: vakit kılıç gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser. İkincisi, sen nefsini faydalı şeylerle meşgul etmezsen nefsin seni boş şeylerle meşgul eder." buyurmuştur.
Adamın biri yolda yürürken havada uçan bir Şeyh gördü. :))
Şeyh bir dala konarak adama,
"Sen de böyle yapabilmek ister misin?" dedi.
Adam, "evet" dedi.
Şeyh,
"İşte bunun için yapamazsın"dedi.