Tanrı sözünün ötesinde söz mü olur? Kim O'nun devleti gibi bir devlete sahip olabildi? Kim O'nun kurduğu gibi bir düzen kurabildi? Denizlerin, göklerin ve yerlerin, daha nice dünyaların sahibi yalnız O. Her şeyi yoktan var edip, varlığı, yokluğu tattıran da O. Bu ağız, bu dil, güzel söyleyelim, O'nun adını analım diye, bu göz, O'nun kudretini görelim, bu kulak, doğru olanı işitelim diye verildi. Ya el ve ayağın sebebi?... Onlar da, dünya bahçesini koruyalım, iyi işlerle uğraşalım, hayra yürüyelim diye var edildi. Yüce Allah bizi iman, bilgi ve marifetimizle hayvandan üstün kıldı. Gökyüzünü yıldızlarla donatması gibi, insanları da yeryüzüne serpiştirdi. Ondan sonra yeryüzünü imar etsin diye, ona bir gülün açışından, bir kuşun kanat çırpışına kadar, ibretli hadiseler gösterdi. Gel gör ki, insanoğlu bazen ışığın yerine, karanlığı seçti; aklını ve bilgisini hayır yolunda kullanmadı. İşte bunun içindir ki, Tanrı peygamberler gönderip, bizi varlığından haberdar etti. Peygamberler peygamberi adı güzel Muhammed'e de son ve ebedî sözünü söyletti. Dünya düzene girsin ve insanlar iman yolundan sapmasın diye O'nu gönderdi. Bu suretle dünya iman edenler ve etmeyenler diye iki bölük oldu.
Yeryüzünde türlü türlü millet ve kavim vardır ki, dilleri başka, renkleri, huyları başka başkadır. Amma cümlesi, Allah'ın huzurunda insanoğludur. İnsanoğlu ancak, imanı, bilgi ve marifetiyle O'nun katında birbirinden ayrılır.