İnsan beyni, aniden parlayan milyonlarca mekiğin her zaman anlamlı bir desen dokuduğu büyüleyici bir dokuma tezgahıdır. Kozmik dansa başlayan Samanyolu Galaksisi gibidir.
Kırlangıç kanatlarını çırparak havada süzülürken bir yandan da etrafa gözatar ve bulduğu böcekleri mideye indirir.
Hem uçup hem de derelere, göllere ve ırmaklara gözatarken gagasında topladığı suları da içebilir.
Bu çok yönlü kuş, hiç ara vermez.
Ne de tek bir böcek ve tek bir havuzla uğraşır.
Kırlangıçın yiyecek ve su bulmak için etrafa gözatması aradığını bulabilmek için kitap sayfalarına gözatan becerili okuyucunun uyguladığı yönteme benzetilebilir.
Eugenia "Sırrımın ne olduğunu ben de bilmiyorum ama sayfalar birden aklıma giriyor ve ben metnin çok "anlamını" hatırlıyorum. Beynimde açıklayamadığım bir çeşit analiz gerçekleşiyor. AMA KAFAMDA SANKİ KOCA BİR KÜTÜPHANE VARMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM!" diyor.
Jefferson okuma hızını şöyle tanımlar:
"Ciddi ve sakin bir biçimde, uzun, maun bir saatin tik taklarını andıran bir hızla okuyorum." Jefferson, metronom yöntemiyle ritmik bir şekilde okuyordu.