Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hrant Gönderileri

Hrant kitaplarını, Hrant sözleri ve alıntılarını, Hrant yazarlarını, Hrant yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lirik Tarih
Ben yalnız. Yürüyorum kırgın adımlarla şimdi. Mısralar, nağmeler dökülüyor dudaklarımdan kendiliğinden. "Firkatin aldı bütün neşe vü tabım bu gece",diyor Bimen Şen yalpalayan adımlarımın es temposuyla. "Ben ki safa neşe bu ömrün neresinde,"diyor Levon Hancıyan burun direklerimin si bemol sızıntısında. "Gamzedeyim deva bulmam,"diyor Tatyos Efendi göğüs kafesimi zorlayan ut sesiyle. Ve "Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime",diyor Kemani Serkis Suncuyan Efendi gözyaşlarımin şırıltısında. Şimdi ne yapmamız lazım. Bizi dıslayanlara uzun uzun Ermenilerin müzikte, tiyatroda,mimaride ve her türlü sanatta bu ülkeye yaptıkları hizmetleri sil baştan anlatmamız mi gerekiyor yoksa? Anlatacağız tabii,hem de hic bıkmadan, hiç usanmadan. Ama gelin şu lirik yalnızlığımızı paylaşalım başta. HRANT.
Sayfa 369Kitabı okudu
Hrant Dink bir "görücü " olduğu kadar bir "bilici"ydi de...Daha Sabiha Gökçen haberinden sonra Istanbul Valiligi'ne çağrılıp uyarıldığı gün bilmeye başlamıştı. Ülkücüler harekete geçirilip gazetesi Agos'un önü "Ya sev ya terk et" sloganlarıyla iletildiğinde daha çok bilmişti. Ermeni kimliği üzerine yazdığı yazısından alıntılanan bir cümledeki ifade yüzünden hakkında "Türklüğü aşağılama " suçlamasıyla dava açıldığında daha da çok...Bunların kendisine Ermeni olduğunun unutulmadığını hatırlatan zincirin halkaları olduğunu hep bildi. ....Bir Ermeni olarak yaşadığı ulkesinde "Türk düşmanı " olarak dalgalanmanın neye malolacağını bildi.Hele ki maruz bırakıldığı tehditler oğlu Arat'a yöneldiğinde...Yaklasmakta olan kara bulutlar ışığı kesmeye geliyordu artık...Bunu da bildi.Son iki yazısı, bilmekten korktugunun bilgisiydi. Bu son istasyonda bile bakmayi ve dokunmayı sürdürüyordu. Hrant. Gördüğünü de paylaşıyordu, bildiğini de... Yaşamın kıyısında durduğu yere baktı. "Güvercin tedirginliği "içinde sağına soluna çevirdiği boynuna dokundu. Ölümün gölgesini gördüğü an,vurulacağı yeri de bildi. Ve işte bu yüzden bu kadar fazla dokundu.
Sayfa 334 - EverestKitabı okudu
Reklam
Anamın adı Nıvart'tı. Bana anamı anlat deseler,bir kokuydu derim. Tarifi yok o kokunun,anamın kokusu o. Kimseninkine benzemez. Canına kıydı benim anam.Evimizin balkonundan aşağı attı kendini.Altinci kattan... O gün işteydim. Öğle saatlerinde bir telefon geldi.Hemen eve gel diye.Anladim kötü bir şey olduğunu. Dükkandan fırladigim gibi koşmaya başladım. Cok yakındı ev...Bir baktım,evin önünde insanlar toplanmış. Sokağın ortasında biri yatıyor. Üstünü gazeteyle örtmüşler... Gazeteyi kaldırdım...Anamı gördüm orda.Kanlar içinde... HRANT
Sayfa 327Kitabı okudu
ARARAT DINK
Keşke imkân olsa da şimdi bütün klişelerle sana seslensem.Seninle gurur duyduğumu haykırabilsem, en çok da "kameralarin karşısında gözyaşlarına hakim olamadı "ğın gün...Başkaları gibi maçayı dik tutmak lazım diye düşünmeden, senin gozlerin dolarken ,"İşte babam,"dedim,"Işte babam,çırılçıplak insan!" "Şahadetin kutlu olsun, "diye haykırdı mezarın başında yüzbinler. Simdi yine mezarının başındayım. Babalığın kutlu olsun,amen.
Sayfa 289Kitabı okudu
Ne demişti Ermeni ozan Tumanyan :"Abrek yereğek,payts mez bes çabrek" (Yaşayın cocuklar ama bizim gibi yaşamayın ") HRANT
Sayfa 287Kitabı okudu
DELAL DİNK
O kadar zor ki konuşmak...Ben yaşadığım şeylerin acısını, tadı ve kokusunu duyuyorum anlatırken ama hiçbir zaman tam anlatamıyorum. Kendi kelimelerimin yabancısı oluyorum.Ben anlatarak şifa bulamiyorum ki... Her günümde hâlâ babamı arıyorum. Onu özlüyorum.
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
Yeryüzünün dört bir yanına "savrulmuş " Ermeni Ulusu'nun tarihinde cok önemli bir kara gündür 24 Nisan .24 Nisan 1915'in şafak vakti özellikle Istanbul'daki Ermeni aydınları, yazarlar,sanatçılar, öğretmenler, avukatlar,doktirlar,mebuslar teker teker alınırlar evlerinden. Götürülürler ve birdaha da geri dönmezler. Işte, birkaç gün sonra bütün Osmanlı Imparatorluğu sınırları içinde gerçekleştirilen "Tarihsel Ermeni Dramı"nın başlangıcıdır bu tarih. Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak,hem Türkiyeli ; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle. Kaç insan bu ikilemi yaşıyordur şu yeryüzünde?Ne anlaması kolay ne de anlatması. Dilerim kimse de yaşamasın bu ikilemi birdaha. HRANT
Sayfa 257 - EverestKitabı okudu
19 Ocak 2007 Cuma günü, Hrant Dink olarak öldürüldüğünde, bu ülkenin siyasi cinayetlere aşina insanları bu defa bambaşka bir sey yaşayacaklardı. Kendi ülkelerinde bir Ermeni'nin öldürülüşünü ilk kez kendi gözleriyle göreceklerdi. Üstelik de kendileri gibi ayakkabısının altı delik birinin... Bundan sonra Turkiye'nin vicdanlı insanlarının gözünde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı artık.
Sayfa 224 - EverestKitabı okudu
Hrant
Ermeni olduğum için hayatımda birçok ayrımcılık yaşadım. Bunlardan biri de askerlik yaparken oldu.1986'da Denizli 12. Piyade Alayı 'na sekiz aylık kısa dönem askerlik için gittiğimde, devremdeki tüm arkadaşlarıma yemin töreninden sonra erbaş rütbesi taktılar ve bir tek beni ayırıp er olarak bıraktılar. Iki çocuk sahibi koca bir adamdim,umursamamam gerekiyordu belki.Amma velakin fena koymuştu bu ayrımcılık.Tören sonrasında herkes ailesiyle mutluluğunu paylaşırken,teneke barakanın arkasında tek başıma saatlerce ağladım. Elimde tuttuğum anahtarı, ağladığım duyulmasin diye oluklu tenekeden barakaya sürtüyordum yürürken...Bir o yana,bir bu yana yürüdüm,yürüdüm ve ağladım.
Sayfa 212Kitabı okudu
MAHPUSHANE TÜRKÜSÜ
12 Eylül döneminde insanlık onurum çiğnenmeye çalışıldı. Bunun faili beni yere uzatıp kundurasinin ökçesiyle parmaklarıma basa basa türkü söyleten iskencecimdi. Koğuşta sık sık türkü söylediğimi duymuş olacak ki benimle eğleniyordu. "Dağlarına bahar gelmiş memleketimin "i çığırmıştım acıyla. Bu yaşadığımı hiç unutmadım. Oysa ne güzel türküdür de değil mi yanık yanık kendi isteminle söylediğinde? Mahpuslugun ve yalnızlığın türküsü... Hele de yalnızlığın... HRANT
Sayfa 198 - EverestKitabı okudu
128 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.