Paul, Whitney'in kumar oynadığını duysa şaşkına döner, bundan rahatsızlık duyardı. Fakat Clayton ona kumar oynamayı öğretmiş ve iyi oynadığı için ona hayranlıkla gülümsemişti.
Bu kadın tıpkı onun umduğu gibi, hatta umduğundan da öte bir yaratıktı; inatçıydı, tatlıydı, şehvetliydi, küstahtı ve zekiydi... Heyecan verici bütün zıtlıkları içinde barındıran bir hazineydi. Onun hazinesiydi!
“Bir eşkıya ya da korsan bile olabilirsiniz,” dedi gözlerini kırpıştırarak. “Fakat Dük unvanı bana bile sizden çok yakışır.”
Adamın yüzündeki güleç ifade aniden kayboldu ve yerini şüphe dolu şaşkın bir ifadeye bıraktı. “Bir Dük olmadığımdan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” ...
“En açık kanıttan başlamak gerekirse, eğer bir Dük olsaydınız,