Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İhtiyarlar Risalesi

Bediüzzaman Said Nursî

İhtiyarlar Risalesi Sözleri ve Alıntıları

İhtiyarlar Risalesi sözleri ve alıntılarını, İhtiyarlar Risalesi kitap alıntılarını, İhtiyarlar Risalesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Madem cismen fâniyim, bu fânilerden bana ne hayır gelebilir? "
Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp, Şevk ile her dem uçup, çağırırım dost, dost!
Sayfa 36 - Niyazi-iMısrîKitabı okudu
Reklam
Hülâsa: Ölüm firak değil, visaldir, tebdil-i mekândır, bâki bir meyveyi sümbül vermektir.
"Eğer dostlardan müfarakat olmasaydı ölüm, ruhlarımıza yol bulamazdı ki gelsin, alsın." Demek, en ziyade insanı öldüren, ahbaptan müfarakattır. Evet, hiçbir şey beni o vaziyet kadar yandırmamış, ağlatmamış.
şöhret-perestlerin bir gaye-i hayali olan şan ve şerefin süslü perdesi altında sakîl bir riya, soğuk bir hodfüruşluk, muvakkat bir sersemlik suretinde gördüğümden anladım ki beni şimdiye kadar aldatan bu işler, hiçbir teselli veremez ve onlarda hiçbir nur yok.
Dil bekası, Hak fenası istedi mülk-ü tenim Bir devasız derde düştüm, âh ki Lokman bîhaber
Sayfa 10 - Yani benim kalbim bütün kuvvetiyle beka istediği halde hikmet-i İlahiye, cesedimin harabiyetini iktiza ediyor. Hekim-i Lokman da çaresini bulamadığı dermansız bir derde düştüm.}Kitabı okudu
Reklam
Hem iman, nazar-ı gafletle arkamda, hiçlikte, yokluk karanlığında yuvarlanan dünyanın vaziyetini sırr-ı Kur'an ile gösterdi ki o zahirî zulümatta yuvarlanan dünya ise vazifesi bitmiş, manasını ifade etmiş, neticelerini kendine bedel vücudda bırakmış bir kısım mektubat-ı Samedaniye ve sahaif-i nukuş-u Sübhaniye olduğunu gösterdi.
Bir zaman gençlik gecesinin uykusundan ihtiyarlık sabahıyla uyandığım vakit kendime baktım; vücudum kabir tarafına bir inişten koşar gibi gidiyor. Niyazi-i Mısrî'nin Günde bir taşı bina-yı ömrümün düştü yere, Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber... dediği gibi, ruhumun hanesi olan cismimin de her gün bir taşı düşmekle yıpranıyor ve dünya ile beni kuvvetli bağlayan ümidlerim, emellerim kopmaya başladılar. Hadsiz dostlarımdan ve sevdiklerimden müfarakat zamanının yakınlaştığını hissettim. O manevî ve çok derin ve devasız görünen yaranın merhemini aradım, bulamadım. Yine Niyazi-i Mısrî gibi dedim ki: Dil bekası, Hak fenası istedi mülk-ü tenim, Bir devasız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber! Yani: Benim kalbim bütün kuvvetiyle beka istediği halde; hikmet-i İlahiye, cesedimin harabiyetini iktiza ediyor. Hekim-i Lokman da çaresini bulamadığı dermansız bir derde düştüm. O vakit birden merhamet-i İlahiyenin lisanı, misali, timsali, dellâlı, mümessili olan Peygamber-i Zîşan Aleyhissalâtü Vesselâm'ın nuru ve şefaati ve beşere getirdiği hediye-i hidayeti, o dermansız hadsiz zannettiğim yaraya güzel bir merhem ve tiryak oldu. Karanlıklı ye'simi, nurlu bir ricaya çevirdi.
Ey ihtiyar ve ihtiyareler! Biliniz ki ihtiyarlıktaki zaaf ve acz, rahmet ve inayet-i İlahiyenin celbine vesiledir.
bu elimizdeki Kur'an, semavat ve arzın Hâlık-ı Zülcelali'nin rububiyet-i mutlakası noktasından ve azamet-i uluhiyeti cihetinden ve ihata-i rahmeti canibinden gelen kelâmıdır, fermanıdır; bir maden-i rahmetidir. Ona yapış. Her derde bir deva, her zulmete bir ziya, her yeise bir rica, içinde vardır. İhtiyarlar Risalesi - 13
Envâr
215 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.