İnsan, hayatını bir ülkeye, bir kadına adamadıktan sonra yaşamak, yaşamak mıdır? Sevmek, fethetmek; bir düşüncenin bu iki yüzü, kılıçlarımıza hak edilmiş, saraylarımızın kubbelerine altın harflerle yazılmış, mermer havuzlarımızdan yelpaze gibi yükselen fıskiyelerin durmadan tekrar ettiği yasa değil miydi?