Adamın birisi bakmış ki dilencilik kârlı bir iş, dilencilerin üstadına başvurarak kendisine ders vermesini rica etmiş.
Hoca demiş ki: "Oğlum, dilencilikte üç şart vardır: Kim olursa olsun; nerede olursa olsun; ne olursa olsun!
Aradan birkaç gün geçmiş, dilenciler üstadı bir hamam halvetinde yıkanırken içeriye yeni talebesi girmiş, avuç açmış.
Adamcağız hayretle demiş ki:
"Yahu, ben senin hocanım... Benden de mi sadaka istiyorsun?"
"Kim olursan ol!"
"Peki ama hamamdayım."
"Nerede olursan ol!"
"Üzerimde bir şey yok, ne vereyim?"
"Ne olursa olsun!"
İnsana çocukluğa dönüşü isteten şey, elbette ana, baba, hoca tahakkümüne tekrar girmek arzusu değildir; bunu isteyişimizin asıl sebebi demin bahsettiğim yüksüz, endişesiz, hayat kaygılarından uzak o ferah, serbest, boş zihne yeniden nail olmak, basit zevklerimizi pürüzsüz bir kafa ile aksamadan, başka bir yere takılmadan kana kana duymaktır.
Otuz sene dediğimiz, o gençlikte uzun görünen kısacık müddet, böyle çarçabuk, körü körüne akar, gider; zihinde ancak hatırat denilen bir miktar kum, kil, çakıl mı bırakır?