Kadınlara tecavüz etmenin doğru olmadığını ifade edeceğiniz bir devlette yaşamak istemem. Bu değerlerin tartışmaya açıldığı bir toplum nasıl bir toplumdur? Tecavüz fikrinin kesinlikle mide bulandırıcı ve çılgınca bulunduğu bir toplumda yaşamak isterim. Ve aynısı ırkçılık, faşizm ve diğerleri için de geçerli.
Toplumdaki ahlaki durumun ölçüsünün tartışılan belirli şeylere değil, fakat yazılı olmayan kurallar olarak basitçe kabul edilen belirli şeylere bağlıdır. Örneğin, Avrupa' da size, “Yere tükürme. Etrafa yiyecek atma ” diyen tabelalar yoktur. Fakat Çin' de bu türden tabelalar olduğu bana söylendi. Fakat Avrupa' da bunu otomatik olarak anlarsınız. Duvara yazmanıza gerek bile yok. Bence bu, toplumun "ahlaki standardı. Neye yasaklanıp neye izin verildiğine kabul edilen hiçbir ölçüde değinmenize gerek bile yok.
Üniversiteler temelde sorunları -toplum, devlet veya şirketler tarafından belirlenmiş sorunları- çözen uzmanlar üretiyor. Ancak benim için "düşünmek" bu değil. "Doğru" düşünmek nedir? Düşünmek sorunları çözmek değildir. Düşünmede ilk adım bu türden soruları sormaktır: "Bu gerçekten bir sorun mu?" "Sorunu formüle etmenin doğru yolu bu mu?" "Buraya nasıl vardık? " Düşünmede ihtiyacımız olan beceri bu.
Ülkenin babası kim oldu, biliyor musunuz? Brejnev döneminde KGB şefi olan, tamamen komünist bir bürokrat olan Haydar Aliyev. Kendisini ülkenin babası olarak yeniden keşfetti. Birkaç yıl önce öldü ce şimdi oğlu başkan oldu, işte b7 tamamen çılgınlık.