Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmparatorluktan Cumhuriyete Türkiye'de Etnik Çatışma

Erik Jan Zürcher

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Balkan Savaşlarından sonra Balkanlar’da sınırların yeniden çizilmesi üzerine, devletler arasında nüfus mübadelesiyle ilgili ilk antlaşmalar yapıldı. Bu antlaşmalar, hem yeni büyüyen ulusal devletlerin nüfuslarını homojenleştirmeye yönelik birer girişimdi, hem de etnik ve dinsel gerginliklerin her ülkede azınlıkların konumunu sürekli tehlikede kılacak kadar büyümüş olduğunun kabul edilmesi anlamına geliyordu.
93 harbi
Osmanlı tarafında ise 1877-1878’de Rusya’yla yapılan savaştaki yenilgiyi takip eden gelişmeler, jeopolitiğe ve nüfusa ilişkin yeni bir anlayışla birlikte ruh halinde dramatik bir değişime yol açtı. II. Abdülhamit Anadolu’daki etnik ve dinsel dengenin değiştirilmesi gerektiğini düşündü. Bunun sonucunda, yüz binlerce muhacir için, Doğu Trakya, Boğazlar ve Kilikya gibi stratejik önem taşıyan bölgelere öncelik veren titiz bir iskân planı hazırlandı.
Reklam
Hoşgörü, sadece siyasî milliyetçiliğin ortaya çıkmasından önce, Fransa, İsveç, İngiltere veya Hollanda gibi kabul edilebilir "ulusal" bir özelliğe sahip devletlerde bir dereceye kadar gösterildi. Bu devletlerde bile her zaman ikinci sınıf tebaa veya vatandaşlar vardı (Britanya veya Hollanda’da Katolikler, Fransa’da Protestanlar, her yerde Yahudiler) ve tabiî ki, demografi mühendisliği, denizaşırı kolonilerde –"liberal" ülkelerin kolonilerinde bile– dehşet verici şekillerde uygulandı.
Büyük insan kitleleri atalarının topraklarından kovuldular, tehcir edildiler, iskân edildiler veya katledildiler.
Venizelos aynı zamanda Atatürk'ü Nobel Barış ödülüne aday göstermiştir.
Savaştan sonra, Balkanlar’ın iç sorunlarına tek çözüm olarak nüfus mübadelesi fikrini yeniden ortaya atan, Venizelos oldu. Yunanistan ile Bulgaristan arasında 1919’da imzalanan Neuilly Antlaşması, Kuzey Yunanistan’dan 200.000 Slav’ın Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında yaşayan 170.000 Yunanlı’yla mübadelesini öngörüyordu. İki taraf da bu antlaşmanın gönüllülük esasına dayandığını vurguladıysa da, mübadele temelde zorunlu göç anlamına geliyordu.
Başlasın Tarih
Türkiye toplumu yakın tarihini ilgilendiren birçok önemli konuda bilgilenmeden fikir sahibi olma alışkanlığını giderek terk ediyor. Resmî ve tek bir tarih anlatısının egemen olmadığı, tarihin farklı yorumlarının herkesin bilgisine açık olduğu bir toplum olma yolunda ilerliyor. Bir toplumun demokratikleşmesi, aynı zamanda kendi tarihiyle hem olaylar hem de bunların farklı yorumları olarak yüzleşmesiyle mümkündür.
Reklam
Bu muhacirlerin büyük bir kısmı etnik olarak Türk değildi, Balkanlar’dan Boşnak ve Pomaklar, Kafkasya’dan Çerkezler gibi İslâmlaşmış yerli gruplardan oluşuyordu. Dolayısıyla, bu grupların siyasî olarak Osmanlı toplumuyla bütünleştirilmesi için, ideolojik temel olarak ancak İslâm işe yarayabilirdi.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.