Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.30
İpek Ten Yorumları ve İncelemeleri
İpek Ten yorumları ve incelemelerini, İpek Ten kitabı hakkındaki okur görüşlerini , İpek Ten puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Marquis aile içi birlikteliklere kafayı takmış
Kitapta üç farklı hikaye vardı, hepsi birer aileyle ilgili olmak üzere. İlki bir kızın etrafında dönen olaylardan oluşuyordu bu kız hatta kadın birçok şey yaşıyor farklı kişilerle farklı durumlar içinde kalıyor, birkaç kez suça sürükleniyor ve bütün bu ayrı ve bütünlüğü hiç sezdirilmemiş olaylar son bir cümleyle ustaca bağlanılıyordu: "Tanısana beni Senneval, ben hem kızkardeşin, hem Nancy'de baştan çıkardığın kız değil miyim? Hem oğlumu öldürdüm, hem babama karılık ettim. Annemi idam sehpasına yollayan uğursuz yaratık da benim..." ancak ilk hikayeyi okuduktan sonra diğerlerinde Marquis'in tarzını anladığımdan çok şaşırmadım ki bu etkilenmedim demek değil, bildiğim ve beklediğim olayları ondan dinlemek her seferinde çok daha zevkliydi. Bundan sonra Marquis efendiyi yattığı yerde rahat ettirmeyecek, sürekli hakkında düşünecek ve konuşacağım sanırım. Böyle etkileyici eserlerde topladığı düşüncelerini de bizimle paylaştığı için yüksek saygı ve teşekkürlerimi sunarım, çok kaliteli insandı.
aşkın suclari
Marquis de Sade, ilk ve tek ahlaksızlık filozofudur. Ancak Sade'ın önemi bununla sınırlı değildir. Sade'ın eserleri bütün insan ilişkilerini öyle ya da böyle etkileyen cinsel içgüdülerle ilgili her şeyi dikkatle çözümler. Sade'ın eserlerinde felsefe önemli bir rol oynar. Eserlerinde sık sık şu türden ifadelerle karşılaşılır: "Felsefenin meşalesini her zaman tutkunun ateşi yakar."
-Iwan Bloch-
Aşkın Suçları, Lamartine'in, Baudelaire'in, Swinburne'ün, Lautréamont'un, Nietzsche'nin, Puşkin'in, Dostoyevski'nin, Kafka'nın, Apollinaire'in başucu kitaplarından biriydi. Aşkın Suçları'ndaki hikâyelerde ince bir eğleni var. Ve bu eğleni tutumu, onun sayıklamalarını yıkmayacak şekilde gelişiyor. İlkelliği içinde büyüyen, tatlanan, yakamızı bırakmayan bir anlatımı var. Sade'ın bütün eserleri böyledir; "Ağırbaşlı usavurmalarda bulunurken birdenbire gereksiz konulara atladığı halde, çok kez aşırılıklar onda katkısız, ince birtakım gerçeklere dönüşür. Düşüncesi, çok defa baştan düzenlediği sonucu bozacak şekilde gelişir ve bizi kaygılandıran bir amaca doğru yönelir; bu arada biçim de şaşırtıcı durumlar gösterir."
-Cemal Süreya-
(Tanıtım Bülteninden)
Suçu resmederken kullandığım fırça darbeleri seni rahatsız edip canını sıkarsa, bil ki kurtuluşun yakındır; zira en başından beri ulaşmayı amaçladığım hedef budur. Ancak burada betimlenen gerçek seni gücendirip yazarına lanet etmene yol açarsa... bil ki, zavallı okur, burada karşılaştığın, asla iflah olmayacak kendi benliğindir.
Diyor ve onu
Aşkın Suçları
Bütün büyük yazar ve sanatçıların bir başucu kitabı olarak yanlarından aslâ ayırmadıkları, felsefenin gotik ve karanlık sınırlarında gezen, kendisine "olumsuz felsefe filozofu" da denilen, yaşadığı zamanlarda da diğer tüm zamanlarda da yazdiklarıyla ilgili suçlanma, dışlanma, yasaklanma ve cezalandırılmaya karşı bunları edebiyatın tam göbeğine oturtarak cevap veren sıradışı felsefî tahlillerin adamı Marquis De Sade'a ait bu kitapta; birbirinden güzel üç hikaye, Cemal Süreya çevirisiyle sunulmuş. Ben, ikinci hikayenin kurgusu ve sonucunu daha çok beğendim. Hikayelerden oluşan hayatı, bir de Sade'dan dinleyin derim. En beğendiğim cümlesiyse şu oldu:
"Ölümden, inançlılar daha çok korkar yavrum. Onlar, cennetle cehennem arasında kalmışlardır.Hangisine gideceklerine karar verememişlerdir. Kederleri bundandır."
Öncelikle kitabın içindeki muazzam kronolojiye değinmek istiyorum. Sade' nin hayatı o sırada edebiyatta ne oldu ve tarihsel olayları da anlatan detaylı bir kronoloji bulunuyor. Kitabı iyice özümsemek için gerçekten okunması gereken bir bölüm. Keşke her kitapta böylesine detaylı ve güzel bir çalışma olsa.
Cemal Süreya' nın önsözünü es geçmeyin.
Kitapta bulunun bölümler
1- Florville ile Courval ya da kadercilik
2- Faxelange ya da Hırsın Zararları
3- Dorgeville ya da Erdemin Suç İşlettiği
4- Roman üstüne düşünceler.
Öyküler bize çokta sıradışı gelmeyecektir ama yazıldığı dönemde kimsenin konuşamadığı ama sürekli etrafta olan olayları hiç çekinmeden anlatmış.
Bu kitap içimi kararttı diyebilirim. İsmi ile içeriği bence uyusmamış. Aşkın ihtirasları olsa kitabın ismi en azından kurtarabilirdi. Sürekli olaylar anlatılmış ve hepsi de iç ice olan 3 hikayeden oluşuyor kitap. Bi dönem Kanal 7 de "Kalp Gözü" adlı dizi vardı kitaptaki olaylar da bu dizideki konular gibi ydi:D kitabı okurken şaşirdım ,üzüldüm , kin duydum.. etki altina alan bi kitaptı. Okunmalı mı? Bence olmasa da olur. Yine de merak ettiren ve etkileyen bi kitap olduğu için okumayı düşünen arkadaslarıma tavsiye edebilirim. Keyifli okumalar :)
Her öykü sonunda ben ne okudum ya dersiniz bir saygı duruşuna geçersiniz sonra :)Öyküleri okurken arada nefes molası verirsiniz , kalp atışınız yavaşlar ve sakinleşince yeni hikayeye geçersiniz, korkarak.
Sağlam bir psikolojiye sahipseniz okuyun lütfen :)
Cemal Süreya'nın çevirisiyle edebiyatımıza kazandırmış olduğu Marquis de Sade'ın Aşkın Suçları adlı bu eseri aslında 11 bölümden oluşmakta olup, bu kitapta ise üç bölüm, yani üç öykü bulunuyor.
Sade, ilk öyküsünde Florville ile Courval karakterleri çerçevesinde, kaderciliği ele almış. Erdem, din, inanç, ahlak konularında birbirinin zıttı olan iki görüşü de şeffaf biçimde, yani kendini sakınmadan, herhangi bir şeyden çekinmeden; ilginç bir olay örgüsüyle ve akıcı diliyle bizlere sunmuş.
İkinci öyküsünde Faxelange adındaki bir kızın aşk ve para arasında seçimine ve bazı hırslarının sonuçlarına şahit oluyoruz.
Üçüncü öykü de ise Dorgeville adındaki erdem sahibi bir adamın yaptığı bir iyiliğin sonucunda nasıl bir maraz doğduğunu görüyoruz.
İnsanların ve insanlığın en karanlık noktalarını yansıtan konuları ele alan Sade'ı okurken eğer varsa ön yargılarınızı daha ilk sayfalarda kıracağına eminim.
Her öyküde bize çok yerinde öğütleri, kesinlikle dikte etmeden ve seçilen yönü yargılamadan veriyor.
Sonuçta, bu kitabın aşktan çok, erdem üzerinden yola çıkılarak yapılan toplumsal saptamalar içeren öykülerden oluştuğunu söyleyebilirim. Yazarın dili sade, anlaşılır, yalın bir anlatıma sahip.
Benim okurken keyif aldığım ve bazı şeyleri sorguladığım bir kitap oldu. Sade, okumaya devam etmeyi düşündüğüm yazarlardan biri.
Kitabı an itibari ile bitirdim. Eleştirileri de okudum ancak eleştirilerde katıldığım tek nokta, sadece üç hikayenin de kurgusunun çok benzer oluşu. Onun dışında "Yeşilçam filmi gibiymiş, fazla dramatikmiş" hiçbirine katılmıyorum. Sade, olayları olabilecek en uç noktada kurgulaması gerekiyordu ve bunu da hakkıyla yerine getirmiş.
Ben kitabı çok beğendim. Hatta son zamanlarda okuduğum en iyi kurgu kitaplarından biriydi diyebilirim. Çekinmeden okuyunuz, üstelik Cemal Süreya çevirisi ile de çok şık bir üslup sizi bekliyor!