Sabahattin Ali'yi her okuduğumda "Neden bu kadar hüzünlü ve karamsar şeyler yazıyor?" ve "Ne kadar yerinde tespitleri ve muhteşem tasvirleri var." cümlelerini kurmadan edemiyorum.
Yazdıkları, her ne kadar karamsar ve hüzünlü hikâyeler ve öyküler olsa da, hayatın ta kendisini içeriyor hepsi. Başka hiçbir kitapta bu yakınlığı göremiyorum.
Bu kitapta da aynı şekilde, aynı düşünceleri tekrar ediyorum. Hikâye ve öykülerden oluşan bu eser, gözardı ettiğimiz, unuttuğumuz birçok şeyi yeniden hatırlatıyor bizlere.
Mesela, Kafakâğıdı adlı hikâyede sistemin eksiklerini görüyorsunuz okurken, Düşman adlı hikâyede arkadaşlık nedir, ne değildir ve neleri gerektirir diye düşünüyorsunuz. Bir Skandal adlı hikâyede ne yaparsanız yapın insanların bir şekilde sizi eleştirecek bir şey bulacaklarını, ve sizin A dediğinizin birkaç sokak ötede Z diye söylendiğini öğreniyorsunuz. Kısacası bu kitapta hayatı gözden geçiriyor, bu esnada da o cümlelerde kendinizi buluyorsunuz.
Sabahattin Ali'nin okuduğum hikâye ve öykü kitapları arasından en beğendiğim bu oldu. Kesinlikle tavsiye ederim.