Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalbin Hastalıkları - 2

Siraceddin Önlüer

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir gün Abdülhâlik-ı Gucdüvânî hazretlerinin [kuddise Sirruh] huzuruna gelen bir kimse, "Eğer Allah Teâlâ beni cennet ile cehennem arasında serbest bıraksa, ben cehennemi seçerim. Çünkü bütün ömrümde nefsimin arzusu üzerine amel etmedim. O halde cennet nefsin muradıdır. Cehennem ise Allah Teâlâ'nın muradıdır" dedi. Abdülhâlik-ı Gucdüvânî hazretleri bu sözüreddederek, "Kulun seçme hakkı yoktur. Her nereye git derlerse oraya gideriz. Nerede kalın derlerse orada kalınız. Kulluk budur. Senin dediğin kulluk değildir" diye buyurdu. O kimse bu sefer, "Efendim! Tasavvuf yolunda bulunan kimseye şeytan yaklaşabilir mi?" diye sordu. Hazret, "Tasavvuf yoluna yeni gelmiş bir talebe, nefsini emmâre olmaktan kurtaramamış ise bir şeye öfkelendiği zaman şeytan ona yaklaşabilir. Şayet nefsi mutmainne derecesine çıkmış ise o kimsede öfkelenmek yerine, gayret hâsıl olur. Her ne zaman gayret etse, şeytan ondan kaçar. Bu kadar sifat o kimseye kâfidir. Yeter ki Hakk'a yönelsin. Allah Teâlâ'nın kitabına ve Resûlü'nün sünnetine sarılsın. Bu iki nur arasında tasavvuf yolunda yürüsün" buyurdu.
Bir müslümanın günahı ve kusuru söylendikçe, elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Falanca kişi çok iyidir, ibadette şu kusuru olmasa daha iyi olurdu, demek de gıybet olur. İnam Zührî'den (radıyallâhu anh) gıybeti tarif etmesi istenince şöyle demiştir: "Kardeşinin yüzüne karşı söylemekten hoşlanmadığın her şey gıybettir."
Reklam
Allah Teâlâ Hz. Musa'ya (aleyhisselâm], "Benim için ne işledin?" diye sorduğunda, Hz. Musa [aleyhisselâm], "Ya Rabbi! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikrettim" deyince, Allah Teâlâ, "Ya Musa, namazların sana burhandır. Oruçların cehennemden siperdir. Zekât kıyamet gününün sıcaklığından koruyan gölgedir. İsmimi söylemen de, kabir ve kıyamet karanlığında seni aydınlatan nurdur. Yani bunların faydaları hep sanadır. Benim için ne yaptın?" diye buyurdu. Musa [aleyhisselâm], "Ya Rabbi! Senin için olan ameli bana bildir!" diye yalvardı. Cenâb-ı Hak, "Ya Musa! Dostlarımı benim için sevdin mi ve düşmanlarıma benim için düşmanlık ettin mi?" buyurdu.
Kalp ile gıybet: Gözüyle görmediği, kulağıyla duymadığı ve kesin olarak bilmediği bir kimse hakkında kötü zan beslemektir. Çoğu zaman kalbimizden geçirmek, yani zannetmek suretiyle giybete girmek mümkündür. İmam Gazâlî (kuddise sirruh] bu konuda şöyle der: "Bil ki kalp ile gıybet etmek, dil ile gıybet etmek gibi haramdır. Bir kimsenin noksanını, kusurunu başkasına söylemek doğru olmadığı gibi, kendi kendine söylemek de uygun değildir."
Büyük arif Şeyh Sa'di-i Şirazi (kuddise sirruh) şöyle nasihat ederdi: "Ey akıllı kimse! Ister iyi, ister kötü olsun, kimsenin arkasından konuşma. Çünkü hakkında konuştuğun kişi gerçekten kötü ise onu kendine düşman etmiş olursun. İyi ise çok kötü bir iş yapmış olursun. Biri sana gelip de filan adam kötüdür derse, iyi bil ki o kendi kusurunu söylemiş olur.. Ey iyi insan! Bir insanın iki şeyi dostlarına haramdır. Biri onun malını haksız yere alarak yemek, diğeri de arkasından iyi olmayan şekilde konuşmaktır. Biri senin yanında başkasının aleyhinde konuşuyorsa, zannetme ki başkasının yanında seni metheder."
Kalp ile Gıybet
Gözüyle görmediği,kulağıyla duymadığı ve kesin olarak bilmediği bir kimse hakkında kötü zan beslemektir.İmam Gazali bu konuda şöyle der: "Bil ki kalp ile gıybet etmek,dil ile gıybet etmek gibi haramdır.Bir kimsenin noksanını,kusurunu başkasına söylemek doğru olmadığı gibi,kendi kendine söylenmek de uygun değildir."
Reklam
Hz. Peygamber [sallallâhu aleyhi ve selem] şöyle buyurdu: ‘’Kâfir bile olsa, mazlumun duasından sakınınız. Çünkü onun duası için, Allah Teâlâ’nın katında perde yoktur.’’
Sayfa 117Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.