Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor

Marshall Berman

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor Sözleri ve Alıntıları

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor sözleri ve alıntılarını, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor kitap alıntılarını, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Onların kafalarındaki hâleyi çekip alan Marx ise burjuva toplumunda kimsenin böylesine saf, güven içinde ve özgür olamayacağını gösteriyordu. Piyasanın bağlantı ve ikircimleri herkesi yakalayabilecek ve içine alabilecek biçimdedir. Ente­lektüeller nefret ettikleri burjuva dünyasına -gerek ekonomik gerek tinsel bakımdan- ne kadar bağımlı olduklarını görmeli­dirler. Bu çelişkilerle dolaysız ve açık şekilde yüzleşmediğimiz sürece onların üstesinden gelmemiz mümkün olmayacaktır. Kafaların üzerindeki hâleleri çekip almanın anlamı budur.
Sayfa 167Kitabı okudu
Tüm buıjuva anıtlarının çekiciliği (pathos) maddi güç ve katılıklannm aslında hiçbir işe yaramaması, hiçbir ağırlıklanın olmaması kutsadıklan kapitalist gelişmenin güçleri tarafından çürük sazlıklar gibi fırlatılıp atılabiliyor olmalarıdır.. Burjuva bina ve kamusal yapılannm en güzel, en etkili olanlan bile tek kullanımlık: Hızla değerden düşüp sermayeye çevrilebiliyor, eskimek üzere planlanıyor, toplumsal işlev bakımından “Mısır piramitleri, Roma su kemerleri, gotik katedraller” den çok, çadır ve kampinglere benziyorlar.
Reklam
Zihnimizi kullanarak -Foucault’un yapmaya çalışır göründüğü gibi- baskının gerçek yü­zünü göstermeye mi çalışıyoruz? Boşverin gitsin, çünkü in­sanın durumuna ilişkin tüm araştırmalar “bireyleri bir disipliner otoriteden ötekine gönderir yalnızca,” ve böylece muzaffer “iktidar söylemine” hizmet etmekten başka işe ya­ramaz. Her eleştiri boş çıkar. Çünkü eleştiriyi yapan da “panoptik makina içindedir, onun iktidar etkilerine tabidir ve bizler bu makinanın birer parçası olduğumuzdan etkileri kendimize taşırız.”
eski tarihçileri, anıları, romanları, yeniden okuduğumuzda, eski fotoğraf ve filmlere yeniden baktığımızda, ya da 1968'e dair kendi kaçak anılarımızı kurcaladığımızda tüm sınıf ve kitlelerin sokağa birlikte inmiş olduklarını göreceğiz. etkinliklerinde iki evreyi ayırt edebileceğiz. birinci olarak, insanlar yollarına çıkan arabaları durdurup ters çevirir, atları salarlar. burada, trafiği orijinal unsurlarına parçalayarak, öçlerini almaktadırlar. daha sonraysa yarattıkları yıkıntıları bir araya getirip barikatlar dikerler. böylece yalıtılmış, cansız unsurları birleştirip dipdiri yeni sanatsal ve politik biçimler yaratmaktadırlar. bir aydınlanma anında, modern şehri oluşturan yalnızlıklar yığını yeni bir ilişkiyle bir araya gelerek bir halk oluşturur. ''sokaklar halka aittir'': şehrin unsurlarına el koyar ve onu kendilerinin kılarlar. kısa bir süre için, yalnız ve tek tek ani hareketlerin modernizminin yerini kitle hareketinin düzenli modernizmi alır. baudelaire'in özlemle beklediği ''modern hayatın kahramanlığı'' sokaktaki birincil sahneden doğacaktır. baudelaire bu yeni hayatın (ya da başka herhangi birinin) çok sürmesini ummaz. ama bu, şehrin iç çelişkilerinden tekrar tekrar doğacaktır. her an hayat bulabilir, genellikle de en umulmadık anlarda. bu olanak makadamın batağında, devingen kaosun içinde, kaçışıp duran insanın zihninde bit umut ışığıdır.''
Kutsal olan her şey dünyevileşiyor
-Marx Peşlerinde kadim ve hürmete şayan bir önyargılar ve kanaatler silsilesini sürükleyen tüm durgun , donuk ilişkiler silinip süpürülüyor ; yeni ortaya çıkan her şey daha kemikleşmeden miadını dolduruyor. Katı olan her şey buharlaşıp gidiyor , kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar hayatlarının gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanıyor.
Sayfa 35 - İletişimKitabı okudu
Kapitalizmin sorunu, her şeyde olduğu gibi burada da, yarattığı insanı olanakları yoketmesindedir. Herkesin kendini geliştirmesini teşvik eder, hatta bunu zor­lar. Ama insanlar ancak sınırlı ve çarpıtılmış şekillerde gelişe­bilirler. Piyasanın kullanabileceği özellik, güdü ve yetenekler (çoğu zaman yeterince olgunlaşmaya fırsat bulamadan) geliş­meye itelenir ve geride hiçbir şey kalmayana değin sıkılır, su­yu çıkarılır. Bunun dışında, içimizde pazarlanması mümkün olmayan ne varsa ya zorbaca bastırılır, ya kullanılmamaktan körelir ya da hayata geçecek fırsatı bile bulamaz.
Reklam
İnsanı içine çeken bu heyecanlı, çalkantılı hayat karşısında sarhoş olduğumu hissediyorum. Gözlerimin önünden geçip duran böylesine çok sayıda nesne başımı döndürüyor. Beni etkileyen tüm bu şeyler arasında yüreğimi saran bir tek şey bile yok. Yine de hepsi birden hislerimi sarsıyor; öyle ki ne olduğumu, neye ait olduğumu unutuyorum. İlk aşkına karşı duyduğu bağlılığı tekrar vurguluyor; yine de korkmaktadır: “ Her gün, ertesi gün kimi seveceğimi bilemiyorum.” Umutsuzca tutunacak bir şey arar...
Katı olan her şey buharlaşıp gidiyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar hayatlarının gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle… yüzleşmeye zorlanıyor.
Modern olmak, bizlere serüven, güç, coşku, gelişme, kendimizi ve dünyayı dönüştürme olanakları vaat eden; ama bir yandan da sahip olduğumuz her şeyi yok etmekle tehdit eden bir ortamda bulmaktır kendimizi.
Burjuvazi şimdiye kadar onurlandırılmış ve hürmetle karşılanmış tüm etkinlikleri çevreleyen hâleyi çekip aldı . Doktoru , hukukçuyu, rahibi , şairi, bilgi adamını ücretli işçiye dönüştürdü.
507 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.