Dış görünüşün içi illa yansıtmayacağını, güzelliğin bakanın gözünde olduğunu, hem kendi deneyimlerimden hem malum sakallının 'Görünüşle öz aynı olsaydı bilim olmazdı vecizesinden ve daha başka tonla deyişten biliyordum çünkü.
Alt ve üst katlardan gelen seslerin artışı, 'olay yerine' doluşacak insan sayısının, haliyle istenmedik durum olasılığının iyice çoğalacağına işaret ediyordu.
Tamam, ilk defa anca yirminci yüzyılın sonunda ve fırlatılışından on iki dakika sonra infilak eden bir haberleşme uydusu fırlatabilmiş, fırlatan kurumun sloganında dahi Türkçe hatası yapabilmiş ("iletişim herşeydir") ve kendi olanaklarıyla batiskafından suyla çalışan arabasına kadar envai çeşit icat yapmış vatandaşını basında alay malzemesi etmekten öte gitmemiş; kafası çalışandan hep korkmuş, kafası çalışıp düşündüğünü söyleyeni hep cezalandırmış, sürmüş, içeri tıkmış, işkenceden geçirmiş, ezmiş, öldürmüş ve boyun büküp kuyruk sallayanı, yalayanı, yalayıp yutanı, hiç düşünmeden ağzına geleni söyleyeni, işine geliyorsa tabii, hep baş tacı etmiş; güzelliğine elbette güzel ama maalesef aynı oranda akrep gibisin kardeşim memleketimde bilimkurguya bildim bileli zırva muamelesi yapılmıştı ve halen yapılıyordu elbette ama...