“Bir ikindi vakti, kör bir kalabalığın içinde Nara’da, Buddha bana bir işarette bulundu ve karşılıklı birbirimize gülümsedik. Alçak sesle bana şunu itiraf etmişti: Hiçbir şey var değildir! Ne hayat, ne ölüm! Madde ile akıla, birbirini kovalıyan, birleşen, doğuran, yok olan, namevcut iki sevda hayalî olarak bak ve şöyle söyle: Bunu istiyorum! Mutluluk’un en büyük kalesi HİÇ’in üzerinde son buluyor; ben böyle yürüyordum…”