Bina derin bir sessizliğe gömülmüştü. Duncan Maclain, yanında köpeği dikkatle etrafı dinliyordu. Harold Lawson uzanarak, büyük holün ışıklarını yaktı.
Duncan Maclain birdenbire adamın kolunu tuttu, "Dinleyin! Zannedersem yukarıda!" Sesini yükseltti, "Schnucke koş!" İri köpek ileri atıldı. Hafiye de öyle...
Sonra her ikisi birden durakladılar...
Zira yukarıdan İrlanda'lının feryadı aksetmişti, "Allahım! Allahım!"
Bunu taşların üzerine düşen bir vücudun çıkardığı acaip ve boğuk bir gürültü takip etti..