Bir örnek vermek gerekirse, Bu hayatında arabuluculuk görevi üstlenmiş birinin geçmiş yaşamlarından birinde birbirine sarılmış bir çiftin heykelini yaptığı için elleri kırılarak cezalandırıldığı ortaya çıkmıştı. Cezalandırılmış olduğu bu deneyim sırasında onu en çok etkileyen şey, etrafındaki insanların ona karşı çıkıyor olmalarıydı. Ellerini kırılmasından daha önemli olan şey, kalbinin kırılmasından o da bu yaşamda çevresindekileri kaybetmemek onların sevgisinden mahrum olmamak için arabuluculuk görevi üstlenmişti.
Hani uçaktan inince bazı yolcuların ellerinle üzerinde isim yazmamış kartonlarla bekleyen kişiler vardır ya! Kapıdan çıkan yolcu ismini ya da tur şirketinin görünce hemen oraya yönelir. İlişkilerde benzer dinamikler söz konusudur. Aslında birbirini tamamlayan duygu tonları olan kişiler birbirlerini çekilirler bu “evrensel” bir çekim gücüdür. Suçlu hisseden biri kendini suçlayacak kişilere çekilir. Bilemeyeceğini düşünenin her şeyi bilen kişiye çekilmesi gibi.
Reenkarnasyon konusu, bir çok konuda olduğu gibi, ilgi çekmek, farklı olmak içinde kullanılır. İnsanlar bazen durup dururken, yok geçmiş hayatında Çar, Kral, Aristo falan olduklarını iddia ederler.
… yeniden doğuş fenomeni, bize dehalarla ilgili akla uygun bir açıklama getirir. Örneğin: daha on üç yaşındaki Mozart’ın o yaşta nasıl senfoni besteleyebildiğini açıklar bize.
Mozart bunu yapabilir, çünkü bunu hak etmiştir. Geçmiş yaşamlarında kim bilir ne kadar süre müzikle meşgul olmuş, çalışmıştır.
Çünkü herkes emeğinin karşılığını alır. Fazlasını ya da eksiğini değil.
Hintlilerin tenasüh inancı, yeniden bedenlenme konusunun ilkel halidir. Hata yapan günah işleyen ruhların hayvan olarak, hatta bitki olarak tekrar doğacaklarına inanılır. Böyle bir şey yoktur. Çünkü tekâmülde geri dönüş olmaz.