Küçük kara balık kısa hayatında yaptı bi hata, çıktı bilinmez yollara, vazgeçiremedi ana-baba, pelikanı atlatsada, yem oldu balıkçıla...
Okyanus ne kadar büyük olursa olsun hayat dönüp durduruğumuz bir avuç su birikintisinden ibarettir. Ötesi berisi anca gelip geçici heveslerdir. Kaçmak ve yolda olmak kesinlikle varlığımızı derinden tasdikleyen hisler canlandırıyor fakat yollar da yıllar da sonsuz değil. Yola çıkmaktan başka çareler olmalı varolabilmek için. Bilinmezin, ötekinin, kirliliğin kalmadığı yaşantılarımızda bize öğütlenen keşfetme arzusunun doyumsuzluğuna karşı ilaç gibi bir masal.
Samed Behrengi'nin
Küçük Kara Balık kitabında dediği gibi:
"Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak,sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?"
Şunu öğrendim ki balıkların çoğu yaşlanınca ömürlerini boşuna geçirdiklerini söyleyip yakınırlar. Sürekli sızlanıp herkesten şikayet ederler. Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?
Şunu öğrendim ki balıkların çoğu yaşlanınca ömürlerini boşuna geçirdiklerini söyleyip yakınırlar. Sürekli sızlanıp herkesten şikayet ederler. Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?