Nereden bilebilirdi, sefil yaşantıya ipotek ettiği evin bir gün bir sarsıntıda çatlayabileceğim?.. Yavrusunu enkazda arayacağını... Yavrularının saçlarını okşarken, yüreğinin böylesine yangınlarda yanacağını?
Yağmur şiddetini giderek artırıyordu. Çadırda insanlar birbirine sıkı, sımsıkı sarılıyordu şimdi, herşeye rağmen ayakta kalabilmek için. Çadırların dip kısmına döktükleri kumlar akıp giden sulara karışıyor, tabanlarda kuru yer kalmıyordu.
Evler bir tarafta yapayalnızdı.
İnsanlar bir başka sefildi bu kış.
Kendi daha sefildi...
Yağmurun altında o soğuk mezarda yatan
yavrusunu düşündükçe, içeri girmek istemedi.
Bulutlarla ağlamak, akıp gitmek istedi, sel olup
geçmişe... Tüm gözyaşlarını silmek istedi...
Tüm hataları da...
Çadırın kuytu köşesine çömelmiş, dipten kayan
kum tanelerine bakıyordu.
Yağmura yalvarıyordu için için:
"Alın beni de götürün buralardan...
Ya da yağmayın onsuz...
Benim yerime ağlamayın artık...
Ölmüşlerin adına, ölememişlerin adına
ağlamayın..."
Küskündü yağmurlara...
Onsuzluğa yağan yağmurlara...
(Arka Kapak)