Yeni doğan aşk da, daldığı derin uykudan uyanan aşk da her zaman bir aydınlık yaratır ve kalpleri pırıltılarla dolduran bu aydınlık dış dünyaya da taşar.
Nefretle, aşkın özünde aynı şeyler olup olmadığı incelemek meraklı bir konu olsa gerek. Her ikisi de son noktaya ulaştıkları zaman, karşısındakiyle çok samimi olduğunu, onu çok iyi tanıdığını kabul eder. Her ikisi de kişiyi sevgi ve ruhsal yaşam yönünden karşısındakine tâbi hale getirir ve her ikisi de, ateşle seveni de, şiddetle nefret edeni de, konuları ortadan kalkınca yapayalnız ve perişan bir halde bırakır. Bunun için felsefi bakımından bu iki tutku aslında aynı gibidiller, ancak birisi gök kubbeyi bile aydınlatacak bir parlaklıkta olduğu halde ötekisi kasvetli, donuk bir kızartı halinde görünür.