Yüzyıllar boyu kulaktan kulağa yayılan ve yaşatılan bir halk anlatısı Leyla ile Mecnun. Ölümsüz aşkı bu kadar güzel anlatan başka bir eser olabilir mi? Aşkından çöllere düşen, çöllerde içindeki daha derin aşkı keşfeden Mecnun ile sevgilisinin yolunu gözlerken günden güne eriyen; kaderine, törelere kahreden Leyla'nın hikayesi, zamandan ve mekandan bağımsız, her daim gerçek değil mi?
Leyla ile Mecnun ilk olarak İran'lı şair Nizami-i Gencevi tarafından kaleme alınmış, sayısız yazar ve şairi derinden etkilemiş, 16. yüzyılda Fuzuli tarafından kaleme alınan hali Türk edebiyatındaki en güzel Leyla ile Mecnun hikayesi olarak kabul edilmiş.
Aziz Nesin kurguda yaptığı küçük değişiklikler haricinde Fuzuli’ye ait mesneviden hareketle bu ölümsüz hikayeye kendi kalemi dokunmuş; Türkçeleştirmiş, düz yazı formuna getirmiş. Klasik Aziz Nesin anlatımından farklı bu eseri okumanızı öneririm, beğenirsiniz...
Aşk cana yangın salar, yakıp yıktığı candır
Aşkın kıydığı canlar tarihlere destandır
Aşka yanmak nicedir şundan da bilirim ki
Her seven ayrı Mecnun bencileyin yamandır
Aşk yakar yıkar amma insana yanmak gerek
İnsan nice yanmışsa ancak onca insandır.
Çok Mecnun gelip geçmiş mutlu olmamış biri
Yer ateş hava duman içtikleri de kandır
Leyla dışımda değil bendedir benim Leyla’m
Yeter ki aldat beni Leyla’yım diye kandır
Kim derse sana aşkta mutluluk var inanma
Fuzuli bile dese şair sözü yalandır.