Limon Masası

Julian Barnes
Julian Barnes, ikinci öykü derlemesi Limon Masası’nda, Manş Ötesi’nde ele aldığı yaşlanma ve ölüm temalarını, insanoğlunun ölümlülük karşısındaki tavrını bir kez daha teşrih masasına yatırıyor. Tümü de yaşlanma ve ölüm saplantısını derinlemesine yaşayan kahramanları, çok farklı konumlar, coğrafyalar ve tarihler içinde bir bir sahneye çıkıyorlar. Barnes’ın karakterleri henüz yaşama, sevme, yalan söyleme, birilerini kandırma yeteneklerini bütünüyle yitirmiş değiller, ancak hayatlarının sonunda artık sahip olamadıkları şeyleri kavradıklarından burukluk içindeler. Hayatını farklı vakitlerdeki saç kestirme yaşantılarına göre ölçen bir anlatıcı; yaşamını “vazgeçiş” üzerine temellendirmenin zorunluluğunu kabullenmiş ünlü bir Rus yazar; bir yaşlılar yurdunda kalan ve elinizdeki kitabın yazarına “Sevgili Dr Barnes” hitabıyla uçuk mektuplar yazan bir kadın; kafasını konserlerde çıkarılan gürültülere fena halde takmış bir müziksever; Alzheimer hastası kocasına son derece ayrıntılı yemek tarifleri okuyup duran ve hakaretlere maruz kalan bir kadın; anne babasının çökmekte olan evliliklerine tanıklık edip evlilik kavramını sorgulayan orta yaşlı bir İngiliz; hayatta ayakta kalışını başkalarının ölümlerine borçlu olduğunu kavramış olan İsveçli bir kereste tüccarı; bir kafede buluşup geçmişi anmayı alışkanlık haline getirmiş, ama birbirlerini asla anlayamayan iki yaşlı kadın; karısının eline tutuşturduğu alışveriş listesiyle Londra’ya her gelişinde bir hayat kadınını sürekli olarak görmekten geri kalmayan emekli bir asker ve son olarak da, günün birinde “limon masasına” oturmanın zorunluluğunu görüp en büyük müzik olan sessizliği seçmiş olan Finli ünlü bir besteci. Zira limon, Çinlilere göre ölümün simgesidir. Limon Masası da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masa… “Julian Barnes Limon Masası’nda yaşlılığın getirdiği buruklukla ilgili bir dizi öykü sunuyor. Üstelik öyle iç bayıcı bir duygusallığa düşmeksizin… Moral bozucu bir konu, diye düşünebilirsiniz; ancak kasvetli olması beklenen bu öyküler, Barnes’ın soğukkanlı kavrayışıyla billurlaştıklarından, coşkulu ve canlandırıcı.” Daily Telegraph
Yazar:
Julian Barnes
Julian Barnes
Çevirmen:
Serdar Rifat Kırkoğlu
Serdar Rifat Kırkoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.Sayfa Sayısı: 192Basım Tarihi: Mart 2006Yayınevi: Ayrıntı YayınlarıOrijinal Adı: The Lemon Table
ISBN: 978-975-539-490-9Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
“Hayat, ölüme karşı vaktinden önce bir tepki sadece.”
Limon, Çinlilere göre ölümün simgesiymiş dostlar. Ölüme yüz buruşturmak akıllıca gelmiş olmalı. Bu
Limon Masası
Limon Masası
da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masaymış. Anlaşılacağı üzere yaşlanma, ölüm ve onun tam karşısında bizim oturduğumuz sandalyeyle ilgili öyküler bunlar..Ama korkmayın, kasvetli değil. Çünkü Barnes,
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Herkese merhaba! Bu kitap, yazarın ikinci öykü derlemesi. Toplamda on bir öyküden oluşuyor. "Limon, Çinlilere göre ölümün simgesi. Limon masası bir restoranda oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masa." (Arka kapak yazısından alıntı) Barnes hepimizi bu masanın başına davet ediyor. Yaşlanmayla birlikte kaçınılmaz olarak hayatının sonuna doğru adım adım yaklaşan bireyler birer birer bu masanın etrafında yerlerini alıyorlar. Limon mu bu zamanla çürüyüp küf kokan? Hafiften bir esintiyle buruk bir tat bırakan? Topraksı kesif bir koku sanki? Ölümün kokusu. Ve bu kokuyu alanlar için artık çok geç. Hayatınız boyunca yaptıklarınız mı yapamadıklarınız mı asıl pişmanlıklarınızı oluşturan? Peki ya hafıza kaybına uğrasanız, bunasanız veya Alzheimer'a yakalansanız bunların bir önemi kalır mı sahiden? Artık farkında olmadığınız bir şey nasıl yük olabilir? Ya da hayatın onca yıl boyunca vermiş olduğu yük bir yerlerde hep kalır da o ne olursa olsun hep hissedilir mi? Şöyle içine oturup bir güzel kalır mı anlamsız? Barnes ve hayatı sorgulamak, insanı ve doğasını sorgulamak, insan ilişkilerini özellikle de kadın erkek ilişkilerini sorgulamak sanırım yan yana gelmesi kaçınılmaz olan konular. Ve bu kitap da yine bunlar üzerine. Ama bu defa ufak bir fark var. Kokuyu siz de aldınız mı? Barnes ile tanışma kitabı olarak önerebileceğim bir diğer kitap. Serdar Rifat Kırkoğlu'nun akıcı çevirisiyle. Keyifli okumalar! Kitaplarla kalın!
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
dünyanın en saçma cümlelerini de yazsa barnes benim için dünyanın yaşayan en iyi yazarlarından biri. bu kitabı barnes sevenler zaten mutlaka okumuştur ama okumayanlar için tavsiye edebileceğim bir barnes kitabı (öykü) bu da. değindiği konular bakımından da ilgi çekici olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. gelelim içeriğe: Hayatını farklı vakitlerdeki saç kestirme yaşantılarına göre ölçen bir anlatıcı; yaşamını "vazgeçiş" üzerine temellendirmenin zorunluluğunu kabullenmiş ünlü bir Rus yazar; bir yaşlılar yurdunda kalan ve bu kitabın yazarına "Sevgili Dr Barnes" hitabıyla uçuk mektuplar yazan bir kadın; kafasını konserlerde çıkarılan gürültülere fena halde takmış bir müziksever; Alzheimer hastası kocasına son derece ayrıntılı yemek tarifleri okuyup duran ve hakaretlere maruz kalan bir kadın; anne babasının çökmekte olan evliliklerine tanıklık edip evlilik kavramını sorgulayan orta yaşlı bir İngiliz; hayatta ayakta kalışını başkalarının ölümlerine borçlu olduğunu kavramış olan İsveçli bir kereste tüccarı; bir kafede buluşup geçmişi anlamıy alışkanlık haline getirmiş; ama birbirlerini asla anlayamayan iki yaşlı kadın; karısının eline tutuşturduğu alışveriş listesiyle Londra'ya her gelişinde bir hayat kadınını sürekli olarak görmekten geri kalmayan emekli bir asker ve son olarak da, günün birinde "limon masasına" oturmanın zorunluluğunu görüp en büyük müzik olan sessizliği seçmiş olan Finli ünlü bir besteci.
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
‘Limon çinlilere göre ölümün simgesi ve limon masası da ölümden konuşmanın zorunlu olduğu masalar..’ yaşlılık ve ölümler üzerine öykülerden oluşan bu kitap için daha iyi bi isim düşünülemezdi. çok merak ettiğim Julian Barnes ile tanışma kitabımı da dedemin mezarına karşı okumam çok yerinde oldu..keyifli bi kitap asla değil bana göre ama zaman ve mekan seçimini doğru yaptığım için sevdim..ayraç olarak içine hatıra yaprak konulduğuna göre kitaplıktaki yerini alabilir Limon Masası
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
'Yaş almak', 'yaşlanmak' kelimesinin yerine sıkça kullandığım bir söz grubu şu aralar. Yaş almak daha güzel duygular uyandırırken yaşlanmak kötüyü çağırıyor sanki, bilmiyorum. Kelimeler ve bireyde canlandırdıkları her zaman farklı, hep biricik. Barnes da tam da öyle farklı düşünüp yazanlardan: her nasılsa yaşlılık ve ölümü
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
192 syf.
1/10 puan verdi
Limon Gibi Sıkıldım
Kütüphanemde birikmiş öykü kitaplarım içinde önceliği daha önce hiç okumadığım isimlere veriyorum: Barnes'ın kalemi, sarmayan anlatıdan evvel, zaten benim keyif alanımın dışında. Klasik müzik konserine osuruğun konu edilmesi mesela, veya cinsel gerilim olmaksızın her köşeden kondomların fırlaması kitaplığım adına zaman kaybı. İlk defa bir kitabı yarım bıraktım. Onu yazarın diğer kitabı Biricik Hikaye izledi. Yazacak bir şeyim yok, iki kitap, bir kalem, kızıma kalacak olan kitaplığımdan eksildi.
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200663 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.