Her şeye rağmen yaşıyordu ve yaşayacaktı. Ne olursa olsun hayat güzel bir şeydi. Eski saatler bakılması, iyileştirilmesi lazım gelen temiz yüzlü, iyi yürekli hastalardı ve kitaplar, iyi ciltlenince, birdenbire gençleşiyor, güzel giyinmiş kadınlara benziyorlardı.
Ona ilk gördüğün günden itibaren belki de yaradılışlarındaki ayrılık yüzünden sevmiş ve nereden hangi tesadüfle aldığı bilinmeyen bir Halep çıbanı yüzündeki çizgilerini altüst edeli, kendisi için erişilmez bir diyar saydığı ikbal hülyalarını onun hesabına kurmaya başlamıştı.
Büyük bir okuyucu olan Molla Bey için kitap da kadın gibi bir şeydi; yani okunduktan sonra başından atılırdı.Yalnız, biri diğeri gibi rahatsız edici olmadığı için, - kitap unutulmaya razıdır,fakat kadın razı olmaz- bir köşede kendi kendine durmasında bir mahzur yoktu..
Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.