En Eski Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş Gönderileri
En Eski Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş kitaplarını, en eski Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş sözleri ve alıntılarını, en eski Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş yazarlarını, en eski Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitabı okuduktan sonra söyleyeceğim tek şey; "neden?" diye sormak oldu. Neden hiçbir şey ifade etmeyen yetersiz kitaplar yazmanın popüler olduğu bir dönem yaşanmış ve neden günümüzde de bu popülerlik yine baş göstermiş? Sevdiğim tek şey çevirisiydi, o da zaten Tomris Uyar hatrına...
Öncesinde ciddi ciddi tanımadığım ve okumadığım yazardı henry miller,sadece bir ay önce biyografisi elime geçmiş kütüphanemde tutmuştum.Bugunse bit pazarından bu kitabı buldum "hadi alıp bir bakayım ince kitap da çabuk biter"düşüncesindrydim ama.kitabı elime almamla bitirmem bir oldu.Soytarı Aguste'nin inişli çıkışlı hayat hikayesini en iyiyi bulmak için kendi kariyerinden.yer yer vazgeçmesi cidden okunası bir öykü oluşturmuş.Ah ah bide palyaço(Aguste)ölmeseydi çok daha iyiydi tabii ki ..
Sevgili dostum... Kendin olmak, yalnız kendin olmak çok büyük bir şey. İnsan bunun üstesinden nasıl gelir, bunu nasıl gerçekleştirir? En büyük ustalık da bu ya. Bu iş ustalık ister, çünkü belirli bir uğraş gerektirmez. Şu ya da bu olmaya çalışmayacaksın, önemli olayım ya da önemsiz görüneyim, becerikli olayım ya da sakarlık edeyim demek yok...anlatabiliyor muyum? Nasıl gelirse öyle davranacaksın. Gönlünden koptuğu gibi. Çünkü hiçbir şey önemsiz değildir. Hiçbir şey...
Miller, kitabın sonuna eklediği notlarında, bu hikayeyi sipariş üzerine yazdığını söylüyor ve çıkan sonuca kendisinin de hayret ettiğini söylüyor. Miller'ı bilenler bilir; hikayeleri ve romanları, felsefe ve psikoloji harçlı yarı otobiyografik monologlardır. Edebi tarzından ve konularından bir hayli uzak
olan bu kısa hikaye ise, işte bu isteğe bağlı yazılan bu hikaye ise bize gösteriyor ki Miller çağdaşlarının yolunu ve tarzını benimsemiş olaymış çok da güzel eserler çıkacakmış piyasaya... 'Keşke yazma yeteneğini komplike düşünceler uğruna harcamasaymış' diyesi geliyor insanın...
Neyse ney, sirklerde çalışan bir adamımız var hikayede, insanları güldürmeye, eğlendirmeye çalışan bir soytarı bu. Gösteri bittiğinde, gerçek dünyaya dönüldüğünde soytarımızın içsel hesaplaşmaları başlıyor; seyircilere karşı nasıl bir sorumluluğu olmalı, acaba onları kandırıyor mu, kendi kişiliğini kandırıyor mu, kendisine karşı nasıl bir sorumluluğu olmalı; işte bunlar gibi muhtelif sorular, hesaplaşmalar... Bütün bu hesaplaşmalar çığrından çıkarsa, akıl sağlığı tehlikeye girerse soytarımız nasıl bir tutum sergilemeli? Okuyalım görelim; hikaye karakterimizi bekleyen trajik final ne? Duygu yüklü, güzel bir hikayedir bu, tavsiye olunur...
İyi okumalar...