Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Narkopolis

Jeet Thayil
6/10
6 Kişi
24
Okunma
6
Beğeni
876
Görüntülenme
New York'ta belaya bulaştığımda düzelmem için beni Bombay'a geri yollamalarının nasıl bir şey olduğunu, Raşid'in yerini nasıl bulduğumu ve nasıl olup da bir akşamüstü çöplerle, insan ve hayvan atıklarıyla ve yoksullarla dolu, her yerde yoksulların ve meczupların eski püskü giysileriyle gezindikleri ya da öylece durup bakındıkları sokakların arasında bir taksi tuttuğumu ve onların çıplak ayaklarında ve salaş hallerinde hiçbir olağandışılık görmediğimi, bir pipo içip bütün gün hasta hissettiğimi, taş gibi ağır uykumda geceleri şehirde çalışan, yoksulların hakkında söylentiler yaydıkları, Sion ve Koliwada'nın işçi sınıfı varoşlarını gezen ve onları uykularında öldüren, yalnız uyuyanlara yanaşan, onlara hissettirmeden sokulan ve onları öldüren ama kurbanları yoksuldan da öte oldukları, isimsiz, belgesiz, ailesiz görünmez varlıklar oldukları için kimsenin fark etmediği ve onları, katledilmiş yarım düzine kadın ve erkeği, sokakları atık ve çamur ve yağlı yeşil ışıklarla çevrili merkez kuzey banliyölerindeki kaldırım insanlarını dikkatle öldüren ve manşet olana dek bunca yıldır yalnızca yeraltından gelen bir fısıltıdan ibaret olan, şehrin daha üst sınıflarınca bilinmeyen amansız katil Pathar Maar hakkında söylenenleri duyduğumu ve hayalimde onun acıma hissini ve dehşetini anladığımı, onu merhametli bulduğumu, başarısız bir deneyimin, Hindistan Sosyalist Devleti Planı'nın kurbanlarının gerçek kurtarıcısı olarak gördüğümü düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum. Bu hikâyenin başrolünde bir kent var; anlatıcıysa yazar değil, bir afyon piposu. (Tanıtım Bülteninden) 2012 Man Booker Ödülü'ne aday olan ve DSC Güney Asya Ödülü'nü kazanan bu roman uyuşturucudan, seksten, ölümden, sapkınlıktan, bağımlılıktan, sevgiden ve insanların inandığı tüm o tanrılardan bahsediyor. Edebi geleneklere meydan okuyan Narkopolis, ruhunu satmak üzere olan bir ülkenin, öyküsü afyonhanelerden şehre yayılan bir neslinin olağanüstü portresi niteliğinde. Modernitenin gölgesinde, kafası güzel bir halde hayatlarını sürdürmeye çalışan, Shuklaji Caddesi'ni dolduran yoldan sapmışların, fahişelerin, pezevenklerin, uyuşturucu satıcılarının, keşlerin ve tüm bu insanların arasında, silinmiş geçmişiyle hayatta kalmaya çalışan bir hijranın hikâyesini anlatıyor. Jeet Thayil'in şiirsel bir dille yazdığı muhteşem ilk romanı Narkopolis, muazzam ve bir o kadar da darmadağın bir metropolün, Bombay'ın otuz yıla yayılan dönüşümünü gözler önüne seriyor.
Yazar:
Jeet Thayil
Jeet Thayil
Çevirmen:
Gül Korkmaz
Gül Korkmaz
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 37 dk.Sayfa Sayısı: 304Basım Tarihi: Haziran 2013Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
ISBN: 9789755397504Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Bombay Underground
Hindistanlı şair, yazar, müzisyen (en çok şair) Jeet Thayil biz okurları ülkesinin en büyük şehrine - Mumbai'ye götürüyor. Mumbai derken burası günümüzün biraz daha, çok daha gelişmiş Mumbai'si değil; burası, bu karmaşık şehrin isim değiştirmeden önceki hali, seksenli - doksanlı senelerdeki hali, yani Bombay. İşte romanımız bu isimle
Narkopolis
NarkopolisJeet Thayil · Ayrıntı Yayınları · 201324 okunma
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Hijra
Bir hijranın hayatına ilk kez bu kitapta şu satırlarla tanık oldum. İçime ters gelen bir hayat ve tanımakta geç kaldığım her karakteri yaşarken, ön yargılarla dışlamak değilde asıl acıyı yaşayanın gözünden anlamak gerektiğini gördüm. Hissetmek bambaşka bir kavram. Hissetmek bile istemeyeceğimiz durumlarda anlamanın yeterli olacağını zannettiğim bir kitaptı. “ Dokuz yaşındaydım ya da belki sekiz “ dedi Dimple, “ Bombay’a hijra kerhanesine geldiğimin ertesi yılıydı. Şantibai diye ünlü bir daima( hijra hemşire) vardı. Şarkı söylüyorlar, dans ediyorlar, viski içiyorlardı. Daima bana tanrıçanın adını söylememi söyledi ve kırmızı bir sari verdi. Bana viski içirdi. Tadından tiksinmiştim ama yine de içtim. Sonra bana afon verdiler. Sonra da dört kişi beni yatırıp tuttu. Beni sımsıkı tuttular; penisimi ve hayalarımı bir bambu parçasıyla hallettiler. Bambu o kadar gergindi ki başta hiçbir şey hissetmedim, yaraya kızgın yağ dökdükleri ana kadar. Asıl acıyı işte o zaman hissettim ama hissettiğim başka bir şey daha vardı, bu acının beni özgür kılacağına emindim. “ Annem beni buraya, 007 numaraya getirdi ve ayakçıya verdi. Annem hakkında yada önceki hayatım hakkında pek bir şey hatırlamıyorum. Hatırlamak da istemiyorum.” “ Zaten anıların hep yalan yanlışsa, HEP YANLIŞSA, neden hatırlayasın ki?” Bir yaşamı eleştirmek, hor görmek kendi doğrularınıza ters görmek inanın en kolay şey. Peki ya o yaşam küfrün kendisiyse ne yapılmalı?
Narkopolis
NarkopolisJeet Thayil · Ayrıntı Yayınları · 201324 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.