Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

National Geographic Türkiye - Sayı 220

National Geographic Türkiye

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İLK AVRUPALILAR KİMDİ? Bir zamanlar “saf” avrupalı ata nüfuslarının var olduğu ve yünlü mamutların varlık gösterdiği zamanlardan bu yana orada yaşadıkları fikri, Nazilerin ortaya çıkışından çok daha öncelerine dayanan dönemlerden bu yana kuramcılara esin veriyor. Söz konusu görüş, uzun yıllar öncesinden bu yana beyaz ırkçılığı beslemesine ek olarak, son yıllarda göçmenlerin bu “saf” nüfusa etkisine ilişkin korkuları alevlendiriyor. Öyle bir korku ki bu, Avrupa Birliği’ni paramparça etme tehdidi yaratırken, Amerika Birleşik Devletleri’nin politikalarını da bulandırıyor. ¶ Ve artık biliminsanları, Avrupalıların gerçekte kim oldukları ve nereden geldikleri sorularına yeni yanıtlar veriyor. Elde ettikleri sonuçlar, kıtanın Buzul Çağı’ndan bu yana bir erime potası olduğunu ortaya koyuyor. Günümüz Avrupalıları –hangi ülkede yaşıyor olurlarsa olsunlar– Afrika, Doğu Akdeniz ve Rusya steplerinden gelen eski soyların farklı karışımlarından oluşuyor. Kanıtlar arkeolojik bulgulardan, eski çağlardan kalma diş ve kemik analizlerinden ve dilbilimden elde ediliyor.
GÖÇMENLERLE YÜRÜMEK Kıtaları yürümek size aşağıya bakmayı öğretiyor. Ayakların değerini anlıyorsunuz. Ayakkabılara olan ilginiz artıyor. Bu çok doğal. Elbette insanın karakteri yüzüne yansıyor. Gözler içtenliği, yalanı, merakı, sevgiyi, nefreti açığa vuruyor. Ama kişinin ayakkabı seçimi (hatta bu seçimin noksanlığı) kişisel coğrafyaya hitap ediyor: varsıllık ya da yoksulluk, yaş, yapılan işin türü, eğitim, cinsiyet, kent ya da taşra. Dünyadaki göçmen ordusu arasında, belirli bir ayaksal sınıflandırma hâkim. Ekonomik göçmenler (önceden plan yapacak zamanı olan muhtaç milyonlar) 21. yüzyılın yoksullarının giydiği ayakkabıları tercih ediyor: ucuz, çok amaçlı Çin yapımı spor ayakkabılar. Buna karşın, şiddetten kaçan savaş sığınmacıları, sefil yollarını lastik parmakarası terliklerle, mokasenlerle, tozlu sandaletlerle, yüksek topuklu ayakkabılarla, paçavralardan yapılmış çarıklarla aşmak durumunda. Yanan şehirlerden kaçıyor, köy ve çiftliklerini terk ediyorlar. Apar topar, ellerinin altında o an hangi ayakkabılar varsa onları giyiyorlar.
Reklam
Eski çağlarda yaşamış yerleşimcilerin kalıntıları üzerinde yapılan yeni genetik testler, Avrupa'nın öteden beri bir erime potası olduğunu; Afrika, Doğu Akdeniz ve günümüz Rusya'sının çayırlıklarından gelen göçmen soylarından oluştuğunu gösteriyor.
İKİNCİ DALGA - ANADOLU’DAN ÇIKIŞ Konya Ovası, günümüz Türkiyesi’nin tahıl ambarı. Liverpool Üniversitesi arkeologlarından Douglas Baird, fırtınaların dört yanınızda toz kaldırmaya başlamadan önce ufuktaki dağları sardığını gördüğünüz bu verimli düzlükte, tarımın başladığı ilk günden itibaren çiftçilerin yaşadığını söylüyor. Baird, on yılı aşkın
GÖÇMENLERLE YÜRÜMEK Birleşmiş Milletler (BM), 1 milyarı aşkın insanın –yani bugün hayatta olan her yedi kişiden birinin– kendi ülkeleri içinde ya da uluslararası sınırlar arasında göç ettiğini, görüş ve tepkilerini yer değiştirerek gösterdiğini tahmin ediyor. Milyonlarca insan şiddetten kaçıyor: savaş, işkence, yüksek suç oranı, politik karmaşa. Yoksulluktan boğulan daha birçokları da kendi ufuk çizgilerinin ötesindeki ekonomik avuntuların peşine düşüyor. Bu devasa yeni toplu göç akımının kökeni, sosyal güvenlik ağlarını yırtan küreselleşmiş piyasa sistemi, seyrinden sapan bir iklim ve anlık medya tarafından aşırı beslenen insani özlemlerde yatıyor. Sayılardan yola çıkarsak bu, türümüzün uzun tarihindeki en büyük diyaspora.
Reklam
Bulunduğumuz yerde kalmak katlanılmaz olduğunda; Çevresel gerilimler, fiziksel tehlikeler ve "komşularımızın dar görüşlülüğü yüzünden" ve olmak istediğimiz kişi olmak, peşinden gitmek istediklerimizin peşinden gitmek için göç ediyoruz.
Sayfa 20
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.