Kanunî Sultan Süleyman şehzade iken Manisa'da karşılaştığı ve yatağında besleyip büyüttüğü Rum gencine İbrahim adını verdikten sonra artık yanından ayırmaz olmuştu. İbrahim bir yandan padişahın yanından ayrılmazken, bir yandan da devlet kademesinde ilerliyordu. Bu ilerleme öyle oldu ki, kısa sürede sadrazam oldu. Sadrazam oldu ama hala padişahın en iyi gözdesiydi. Öyle ki padişahın kadın gözdeleri bundan dolayı kendilerini yiyorlardı. Osmanlı padişahı çirkefliği ve ahlaksızlığı o kadar ileri götürdü ki, kız kardeşi Hatice'yi bu Rum dönmesi oğlana verdi. Bu İbrahim, iki kardeş yatağı arasında gidip geliyordu.
[02/10 00:58] cebrail gozen: PADİŞAH ANALAR!
Osmanlı padişahlarının almış olduğu yabancı cariyeler Osmanlı sarayını
doldururken, bunlardan olan çocuklar da Osmanlı tahtına çıkıyorlardı.
Hiçbirinin annesi Türk ve Müslüman olmayan Osmanlı padişahlan, bu düşmanlıklannı ne yazık ki özellikle Anadolu halkından çıkarmışlardı. Her harekette başta
Osmanlı tahtına çıkan padişahlann büyük çoğunluğu gerek aklen gerekse
bedenen sakattı. Özellikle devletin ikinci yarısından sonraki dönemde şehzadelerin hücrelere ahıması, bu bozulmayı daha da artırmıştır.
Üçüncü Osman'ın kadınlara karşı alerjisi vardı. Nerede bir kadın görse
öldüresi gelirdi. Bu düşüncesi o kadar ileri gitti ki kadınları görmeye dahi
dayanamaz hale geldi. Bu durumdan Üçüncü Osman çok mutluydu, ama
mutlu olmayan bir kişi vardı. O da annesi Valide Sultan Mari (Sehsuvar Sultan)'ydi. Bütün çabasına rağmen oğlunun kadınlarla yatmasına muvaffak olamamıştı. Annesi Valide Sultan Mari için, oğlu erkeklerle yatmış kadınlarla
yatmış önemli değildi, önemli olan iktidarı elde tutmaktı. Eğer oğlU Üçüncü
Osman'ın çocukları olmazsa ölünce taht başka bir gözdenin çocuklarına geçecekti. Valide sultanın etkisinin devam etmesi ve başka bir valide sultan
tarafından öldürülmemesi için bu erkek torun çok çok önemliydi. Sarayda
iki güzel cariye seçildi. Bunlara, kendi öğrendiği ve uyguladığı erkekleri baştan çıkarma yollarını bir bir öğretti. Sonunda oğlunun koynuna koydu.
OsmanIı padişahları nikahla evlenmezlerdi . Bu Osmanlı devletinin kuralı idi. Padişahların nikahla evlenmemeleri dönemin din adamların fetvalarına ve dini yorumlarına dayanıyordu . Padişah kendi ülkesinde yaşayan her kadınla bir olabilirdi .
Osmanlı devletinde bu kuralı ilk kırmak isteyen Genç Osman olmuştur . bunu hayatı ile ödemiştir.
Osmanlı Devletinin esir pazarlarında kural olarak gayrimüslim kişiler satılırdı . Buralarda her ne olursa olsun Müslüman bir kişi satılamazdı.
Ebusuud efendi Osmanlı devletine damgasını vuran en önemlisi kişilerden biridir. Osmanlı Devleti yüzyıllar boyu onun fetvaları ile idare edildi kendisinden sonra gelen şeyhülislamlar verdikleri fetvaları ile idare edildi. Kendilerinden sonra gelen şeyhülislamlar verdikleri fetvalarda onun fetvalarını esas aldılar.
Yunus Emrenin şiirlerini söyleyenin , namaz kılmayanın ve Hallacı Mansur ‘u övenlerin öldürülmesi gerektiğini söyleyen meşhur şeyhulislamdır.
Egemenliği altındaki Hristiyan bölgelerinden belirli aralıklarla çocuklar toplanıyordu. Yabancı yazarların 3 yılda bir yapıldığını belirten bir tür vergiyi . Evinde birden çok erkek çocuğu olan Hristiyan aile , bunlardan birini Osmanlı Devletine veriyordu . Vergi olarak alınan çocuk 10-12 arasında olmak zorundaydı . Amaç kaliteli eleman sıkıntısını gidermek ikinci olarak Hristiyan bölgelerde oluşacak savaşacak erkekleri alarak onların gücünü azaltmak.