Erkeklerle sorunlarının çözümsüzlüğüne inanan kadınların sığınakları; yunuslar, balinalar, şifa vermeler, çakra açmalar ve hatta
geçmiş yaşamlar olmaya başlamıştı. Artık kadınları, erkeklerden çok
mistik olaylar ilgilendiriyordu.
Özleme bulanmış yaşamak kimi zaman yoruyordu. Hep özlemle... Hep özlemi yok sayarak... Özlemek yok olur muydu? Özlemi yok olursa geçmişi de mi yok olurdu?.. Özlüyordu...
Fotoğraflar neden çerçeve çerçeve dizilip gözlerin önüne saçılırlar? Mutsuz zamanlara merhem olsun diye mi sergilenir fotoğraflar, yoksa "Mutlu anlarım da var benim"in kıvılcımlı çığlıkları mıdır etrafa sunulanlar?
O kadar çok vedalaştım ki, vedalar o kadar çok merhabalara dönüştü ki, nihayet bitmeyeceğini kabul ettim. Her vedanın da vedası,
her merhabanın da merhabası varmış. Veba gibi bulaşan, hem ateşler
içinde yakan, hem de irinli yaralarla bırakan...