Karşılaştırmanın anlamlı olabilmesi için, geriye değil etrafa bakmak gerekir. Bir toplumsal formasyonun başarısı düne göre bugün neye sahip olduğuyla değil, karşı karşıya olduğu sorunları çözebilme yeteneğiyle ölçülür.
''İnsanlar yaşam alanlarından kovuluyor, üretmek ve yaşamak için gerekli olandan mahrum ediliyor.
Asfalt vergisi de aldıklarına göre sokaklar da özelleştirilmiş sayılır. O zaman geriye bir tek hava kalıyor. Bakalım sıra ona ne zaman gelecek.''
Türkiye'deki rejim, oldum olası halk düşmanı bir rejimdir. Bugüne kadar halktan gelen hiçbir hak talebine olumlu cevap vermemiştir ve vermez. Eğer öyle bir şey yaparsa, kutsal devletin büyüsünün bozulacağını düşünür. Kürt sorununu yaklaşık yüz yıldır çözmemesinin, çözmek istememesinin nedeni budur. Kapıyı aralamak istemez. Zira, kapı bir kere aralanırsa kimin geçeceği belli olmaz diye düşünür. Hiç yüz yıllık bir sorun olur mu? Bir rejim bir sorunu yüz yılda çözemez mi?
Türkiye'nin iki yüzyılı aşan asrileşme, muasırlaşma, batılılaşma, çağdaşlaşma, kalkınma, çağ atlama problematiği, sömürgeleşme sürecinden başka bir şey değildir.