Hani su damlasının mermere tıp tıp damladıkça, mermeri delmesi gibi... Bütün sert şeyler için, taş kalpler için bile, yumuşaklık lazımdır. Bütün taş gönülleri yumuşatmak için, su kadar tevazu sahibi olmak lazımdır.
İnsanın önce köz içinde bağrının yanması gerekir; sonra o köz içerisindeki yanan bağra birkaç damla gözyaşı dökmek gerekir. ardından da karşılıklı birileri çekiç vurur gibi kafasına vururlar. Belki insan böyle böyle olgunlaşır, imtihandan geçer. Bazen öyle dönemler gelir ki hani içiniz yanar, gözünüzden yaş akar, daha da yetmez bir o taraftan vururlar, bir bu taraftan. İşte bu hal, çelikleşmektir, keskin kılıç olmaktır, işe yarar peykan olmaktır. Belki o yetişmektir, büyümektir. O hayatı anlamaktır, hayatın acemisi olmaktan kurtulmaktır.
Aşk, sevilende son hücresine kadar yok olma demektir. Aşk'ın ölçüsü yok olmaktır. Yani aşkta, aşık yoktur, sadece maşuk vardır. Onun icin aşk, tek kisiliktir.